OHAL 7’nci ayında: 41 bin tutuklama, 97 bin ihraç, 155 basın kuruluşuna kapatma..!

Türkiye ikinci kez uzatılan OHAL’in yeni dönemine bugün girdi. 6 aylık OHAL süresince 41 bin 326 kişi tutuklandı, kamuda 97 bin 679 kişi görevden ihraç edildi. KHK’larla 155 basın kuruluşu kapatıldı 121 gazeteci tutuklandı. OHAL’in ilan edilmesinden bu yana sivil kayıpların yaşandığı bombalı ve silahlı saldırılarda 224 kişi yaşamını yitirdi.

Darbe girişiminin ardından 20 Temmuz’da ilan edilen ve 3 aylık sürelerle iki kez uzatılan Olağanüstü Hal’in(OHAL) yeni dönemi bugün başladı.

Peki 7’inci ayına giren OHAL süresince neler yaşandı?

41 bin 326 kişi tutuklandı

BBC Türkçe’nin derlediği verilere göre 103 bin 850 şüpheli hakkında işlem yapıldı, 6 ay boyunca yürütülen soruşturmalarda 41 bin 326’sı tutuklandı. Tutuklananlardan sadece 3 bin 831 kişi tahliye edildi. 5 bin 150 kişi hakkında ise hala arama kararı bulunuyor.

97 bin 679 ihraç

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı verilerine göre OHAL döneminde kamu kuruluşlarından ihraç edilenlerin sayısı 97 bin 679. 135 bin 356 kamu görevlisi hakkında ise idari işlem yapıldı. Kanun Hükmünde Kararname’ler (KHK) ile emniyette 20 bin 302, jandarmada bin 922 kişi görevden alındı.

KHK’lar ile Milli Eğitim Bakanlığı’nda görevine son verilen çalışan sayısı 30.395’e ulaştı.

OHAL süresince 226 öğrencinin okuluyla ilişiği kesilirken 26 öğrenci hakkında geri işlem uygulandı.

OHAL süresince 57 belediyeye kayyum atandı. Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ dahil 11 milletvekili ise halen tutuklu.

155 basın kuruluşu kapatıldı

KHK’lar ile 155 basın kuruluşu kapatıldı. 20’si geri açıldı.

121 gazeteci OHAL sırasında tutuklandı.

OHAL’de bombalı ve silahlı saldırılar

OHAL’in ilan edilmesinden bu yana sivil kayıpların yaşandığı bombalı ve silahlı saldırılarda 224 kişi yaşamını yitirdi.

Bu yılın başından beri Reina gece kulübüne düzenlenen saldırıda 39, İzmir Bayraklı’da bulunan adliyeye düzenlenen saldırıda ise iki kişi hayatını kaybetti.

Kani Beko: Keyfi gerekçeyle grev hakkının gasp edilmesine hayır!

Bursa Asil Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş’in başlatacağı grevin gece yarısı kararıyla ve “milli güvenlik” gerekçesiyle ertelenmesine dair açıklama yapan DİSK Genel Başkanı Kani Beko, bunun hak gaspı olduğunu belirtti. Diğer sendikalar ile partiler de grev yasağının kabul edilemeyeceğini belirterek dayanışma çağrısı yaptı

Bursa’da faaliyet gösteren Asil Çelik fabrikasında 18 Ocak’ta başlayacağı duyurulan grev, Bakanlar Kurulu tarafından “milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğü” gerekçesiyle gece yarısı yasaklandı. Grevin yasaklanması ile ilgili DİSK Yönetim Kurulu adına yazılı açıklama yapan DİSK Genel Başkanı Kani Beko, “Grev yasaklarına hayır” dedi.

Erteleme adı altında fiilen grevin yasaklandığını ve bunun bir hak gaspı olduğunu belirten Beko, “Grev hakkı gibi evrensel bir hakkın, ‘milli güvenliği bozma’ gibi soyut ve keyfi bir gerekçe ile gasp edilmesi hükümet tarafından bir gelenek haline getirilmiştir” dedi.

“AKP’nin ‘millet’ dediği bir avuç sermayedardan oluşmaktadır”

AKP’nin birçok kez grevleri engellemeye yönelik kararlara imza attığını belirten Beko, AKP’nin işçi sınıfının grev hakkını tamamen ilga ettiğini söyledi. AKP’nin işçilerin kitlesel ölümünü değil, kitlesel grevini güvenlik sorunu olarak gördüğünü belirten Beko, “Türkiye’de sadece geçen yıl 1970 işçi çalışırken ölmüştür. AKP döneminde 17 binin üzerinde işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir. 15 yıldır bu ölümler sürerken ne TBMM ne de Bakanlar Kurulu gece yarısı apar topar karar almıştır. Anlaşılan o ki bugünlerde çokça andıkları ‘millet’ milyonlarca işçi ve ailelerinden değil bir avuç sermayedardan oluşmaktadır” dedi.

Grev yasaklarının amacının “milli güvenlik” değil, işçinin evine götüreceği ekmeği işverenin ve Yüksek Hakem Kurulu’nun insafına bırakmak olduğunu belirten Beko, “Birleşik Metal-İş’in çatısı altında işi, ekmeği için onurlu bir mücadele yürüten metal işçileri hiçbir zaman yalnız kalmayacaktır” dedi.

Kani Beko’nu açıklamasının tamamı şöyle:

Bursa/Orhangazi’de faaliyet yürüten ve 647 işçinin çalıştığı Asil Çelik işyerinde örgütlü sendikamız Birleşik Metal-İş’in başlatmak üzere olduğu grev, gece yarısı alınan bir Bakanlar Kurulu kararıyla 60 gün ertelendi.

Adına “erteleme” dense de bu kararın fiilen yasaklama anlamına gelen bir hak gaspı olduğu bilinmektedir.

Grev hakkı gibi evrensel bir hakkın, “milli güvenliği bozma” gibi soyut ve keyfi bir gerekçe ile gasp edilmesi hükümet tarafından bir gelenek haline getirilmiştir.

Türkiye’de grev hakkı fiilen yok edilmiştir. 12 Eylül darbecileri, grev hakkını sadece toplu sözleşme görüşmelerinde uyuşmazlık olması halinde tanımış ve bunun dışındaki tüm grev türlerini yasaklamıştı. AKP iktidarı ise 12 Eylül darbecilerinin yasaklarına sık ve keyfi bir biçimde başvurarak toplu sözleşme uyuşmazlıklarında grev hakkının kullanılmasını Bakanlar Kurulu kararları ile engellemektedir.

2003 ve 2004’te lastik ve cam, 2005’te maden, 2014’te cam ve maden, 2015’te metal ve bugün yine metal işkolundaki grevleri engellemeye yönelik kararlara imza atan AKP iktidarı, işçi sınıfının bu hakkını tamamen ilga etmektedir.

Keyfi olarak her etkili grevi durdurmak için ezbere kullanılan, karar metinlerine kopyalanıp yapıştırılan “milli güvenlik” gerekçesinin işçi sınıfı için hiçbir inandırıcılığı yoktur!

Ülkeyi yönetenler için işçilerin kitlesel ölümü değil kitlesel grevi ‘güvenlik’ sorunudur. Türkiye’de sadece geçen yıl 1970 işçi çalışırken ölmüştür. AKP döneminde 17 binin üzerinde işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiştir. 15 yıldır bu ölümler sürerken ne TBMM ne de Bakanlar Kurulu gece yarısı apar topar karar almıştır. Anlaşılan o ki bugünlerde çokça andıkları ‘millet’ milyonlarca işçi ve ailelerinden değil bir avuç sermayedardan oluşmaktadır.

Kimse kimseyi kandırmasın! Grev yasaklarının gerekçesi milli güvenlik değildir! Gerçek amaç, işçinin evine götüreceği ekmeği, işverenin ve Yüksek Hakem Kurulu’nun insafına bırakmaktır!

Milyonların hakkını, hukukunu bir avuç azınlığın insafına terk eden düzen demokratik bir düzen değildir!

İşçi sınıfı, ekmeğini, kaderini ve haklarını hiç kimseye teslim etmeyecek, birliğini ve dayanışmasını güçlendirerek direne direne kazanacaktır!

Unutulmasın ki, sendikaları Birleşik Metal-İş’in çatısı altında işi, ekmeği için onurlu bir mücadele yürüten metal işçileri hiçbir zaman yalnız kalmayacaktır!

Grev yasağın karşı dayanışma mesajları

Grevin ertelenmesinin ardından birçok sendika, parti ve demokratik kitle örgütü açıklama yaparak dayanışma ve mücadele çağrısı yaptı.

Gıda-İş, “EMİS’e bağlı fabrikalarda 2.200 işçinin grevi yaklaşırken hükümetin ve Bakanlar Kurulunun aldığı bu karar Türkiye işçi sınıfına verilmek istenen bir gözdağıdır. KHK’ler ile emekçilerin hakları daha da geriye götürülürken bundan sonra işçi ve emekçiler hak arayamaz denmektedir” diyerek Asil Çelik işçileriyle dayanışmaya çağırdı.

Nakliyat-İş, grevi ertelemenin, yasaklamanın işçi düşmanlığı olduğunu belirterek, “Her zaman Asil Çelik işçileri kardeşlerimizle dayanışma içerisinde olacağız” dedi.

Limter-İş, “Herkes biliyor ki, Asil Çelik işçilerinin grevinin Milli Güvenliği tehdit ediyor gerekçesi emekçi kamuoyunu kandırmaktan ibarettir. Gerçek ise, patronlar istemiş saray ve hükümet ise patronların istemini harfiyen yerine getirerek grevi yasaklamıştır. Bu işçi düşmanı tutum asla kabul edilemez” dedi.

SES, Bakanlar Kurulunun “milli güvenliği bozucu” değerlendirmesinin emekçiler açısından bir hükmü olmadığını belirterek, “Metal işçileri ‘birilerinin’ güvenliğini bozmaktadır. İşçilerin birliği, dayanışması, gösterdikleri büyük coşku ve kararlılık başta EMİS patronları olmak üzere tüm patronları, sermaye sınıfını ve onun temsilcisi olan iktidarın güvenliğini bozmaktadır” dedi.

EMEP, grev yasağının kabul edilemeyeceğini belirterek, “İşçilere grev yasakları ve saldırılara karşı haklı, meşru ve fiili mücadeleden başka bir yol kalmamıştır. Bakanlar kurulunun kararı açıkça patronları ve sermayenin çıkarlarını korumak için grev yasağı getirdiği tartışılmazdır. Bu grev yasağına karşı mücadele etmeden, gelecek grevlerin yasaklanmasını engelleyemeyiz” dedi.

HDP, “Bu yasak sadece Asil Çelik işçilerinin ve onların ailelerinin değil; genel olarak sosyal, ekonomik ve demokratik hak arayışında olan tüm işçi ve emekçilerin önünü kesmeye yöneliktir. Grev hakkının fiilen yasaklanmasını kabul etmiyoruz. Metal işçilerinin hak arayışlarını ve haklı direnişlerini destekliyoruz” dedi.