Sosyalist bir ihtilal örgütünün militanı, tıpkı bir sedef gibi olmalıdır.Onun gözlerine bakınca bütün dünyası, bütün çelişkileri anlaşılabilmelidir. Tam bir açıklık ve dürüstlük içinde kendini örgütüne, yoldaşlarına sunmayan militan, mutlaka soru ve sorunlar taşıyacaktır, yaşayacaktır. Sedef gibi olmayı başaran açıklıktaki militan ise, bütün hata ve eksikliklerini aşmaya aday, bunları aşacağının ilk ve en önemli sözleşmesini yapmış, en büyük adımı atmış militan anlamına gelir ve bu özelliğini yaşamı boyunca korumalıdır. Militan, örgütüne karşı kendini bir sedef açıklığıyla ortaya koyan, düşmanına karşı bir kör kuyu gibi kapanan devrim insanıdır.Düşman eline düşmeden önce, büyük bir titizlikle yürüttüğü mücadelesi içinde düşmana devrimin, örgütün ve yoldaşlarının deşifre edilmemesi için kafasını ve yüreğini yoğunlaştıran, emeğini bu yönde hiçbir şekilde esirgemeyen, gerektiğinde bir cümlelik telefon konuşmasının yaratacağı zaafı önlemek için on kilometrelerce yürüyen, gerektiğinde birkaç yıllık yalnızlığa sabırla dayanan, gerektiğinde en önlere fırlayarak birinci dereceden yaratıcı olan, üretimde boşluk tanımayan ve sürekli örgütleyen, örgütlenen insandır militan.Düşmana dışarda ve içerde hiç bir şekilde ve hiçbir yöntemle sır kaptırmayandır. Açığa çıktığı savunulan ve düşünülen “sır”ları dahi yaşamı pahasına reddedendir.Mücadelesiyle bütünleşen ve özdeşleşendir. Ondan başka bir yaşam tanımayan, onun geleceğinden başka bir gelecek düşünmeyen, yaşamının her anını amaçlarının görevleriyle doldurabilendir. Devrimin zorluklarından ve ona yüklediği eziyetlerden ilham alabilen, coşku kanalları açabilendir. Öğrenmek için kafasının bütün hücreleri her an açık, öğretebilmek için enerjisinin bütün ırmakları her an hızla akandır.En zor, en ağır riskli görevleri bekleyen ve düşleyen, ama bir derneğin, bir büronun tuvaletini temizlemekten, bir yazıyı on kez yazmaktan ve bir insana aynı şeyi yirmi kez anlatmaktan usanmayandır. Başarısızlıklar karşısında umutsuzluğa ve yılgınlığa düşmeyen, bunlardan başarı dersleri çıkarmak için anında ayağa dikilendir. Zor ve olanaksız süreçlerde yaratan, daha fazla yaratan ve üretimden hiç bir zaman kaçmayan kişidir.En önemli görevleri en dar olanaklarla başarmanın yollarını arayan ve bulandır. İstemeyen, verendir. Düşmanı karşısında her zaman başı dik ve ödünsüz olandır. Örgütü için sınırsız özverinin ve yaratıcılığın kapılarını zorlayan ve açandır.Yoldaşlarına karşı, hiçbir endişe ve sakınca görmeden kendini olduğu gibi ortaya koyabilendir. Eleştiriler karşısında içtenlikle beyninin ve ruhunun bütün kapılarını açabilendir. Dönem dönem yaşadığı çelişkileri, zorlanmaları dahi bütün açıklığıyla sergileyebilendir.Tarihini bilen, kültürünü bilen ve sahip çıkan, halkını iyi tanıyan ve ona güvenen, kendine ve örgütüne inanan, sürprizlere her an hazır olan, düşüncesiyle davranışı uyumlu, “özü sözü bir”, engeller karşısında tökezlemeyen, planlı ve ilkeli, kollektivizmi ruhuna ve beynine kazımış olan insandır.Burada altını binlerce kez çizerek bir noktayı daha belirtmek gerekir ki; kendini böylesine büyük bir açıklık ve bir sedef içtenliğiyle ortaya koyan yoldaşların durumunu, yaşadıkları sorun ve çelişkileri kullanmaya kalkan, bunlardan onları yıpratıcı sonuçlar çıkarmaya kalkan örgüt bireyleri ya da birimleri, ağır suç işlemiş sayılmalıdırlar. Sorumlular ya da sorumlu organlar, açıklık ve dürüstlüğü aynı içtenlikte yanıtlamak zorunluğuna kesin bir biçimde uymakla yükümlüdürler. Yoldaşlarının açıklığına karşı çok daha somut ve yetkin açıklık, dürüstlük kimlikleriyle onların karşılarına çıkmak zorundadırlar.
Tüm ifadeler:14Yücel Münir, Mahmut Turhal ve 12 diğer kişi