Sosyal güvenceden yoksun olarak çalıştırılmayı ifade eden kayıt dışı istihdam, Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre kayıt dışı istihdam oranı yüzde 36. Yani her üç kişiden biri sigortasız çalıştırılıyor. Bu kişilerin sayısı 10 milyon 279 bin.
Özellikle kadın işçiler sosyal güvenceden yoksun. TÜİK’e göre kadınlarda sigortasız çalıştırılma oranı yüzde 44. Neredeyse her iki kadından biri kayıt dışı istihdam ediliyor.
İşçilerin sigortasız çalıştırılması, emeklilik imkânından yoksun olmalarının yanı sıra işsizlik maaşı imkânını ortadan kaldırıyor. Hastalık, iş kazası, doğum ve benzeri durumlarda sosyal güvenceden yararlanamıyorlar.
Kayıt dışı istihdam, devletin de her yıl milyarlarca lira prim kaybına yol açıyor. Kaba bir hesaplama yapacak olursak; Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) 2018 yılında 22 milyon kayıtlı çalışandan yıllık 255 milyar TL prim geliri elde etti. Buna göre 10,2 milyon kayıt dışı çalışan nedeniyle prim kaybı yaklaşık 120 milyar TL. Bu sorun çözülebilse, Türkiye bütçesinin en önemli karadeliği durumundaki sosyal güvenlik açıklarının minimize edilmesi mümkün olacak.
Kayıt dışı istihdamın en çok mağdur ettiği kesimlerin başında yabancı işçiler geliyor. Pek çoğu ülkeye kaçak yollardan girdiği için çalışma izinleri yok ve sosyal güvence talep edecek durumda değiller. Ev hizmetleri, çocuk ve yaşlı bakımı başta olmak üzere çeşitli alanlarda düşük ücretle çalıştırılan yabancı kadın işçilerin sayısı yüzbinleri buluyor. Suriye, Irak ve Orta Asya ülkelerinden gelen mültecilerin tamamına yakını ağır işlerde, düşük ücretle sigortasız çalıştırılıyor.
Türkiye’de kayıt dışı istihdam sorunu o derece yaygın ki devlet bile yaklaşık 513 bin kişiyi sigortasız olarak çalıştırıyor. Engelli yakınına evde bakım hizmeti sunan kişiler, devletten asgari ücret düzeyinde maaş almalarına karşın sigortaları yatırılmıyor. Dolayısıyla devlet, maaş ödediği kişileri sosyal güvenceden yoksun istihdam ediyor.
Konuyu biraz açacak olursak; bilindiği gibi devlet, engelli yakınına bakan kişilere asgari ücret düzeyinde ödeme yapıyor. Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre Eylül ayı itibariyle 513 bin kişi evde bakım ücreti alıyor. Bu kişilerin pek çoğu, engelli yakınına uzun yıllar bakım hizmeti sunuyor. TÜİK evde bakım hizmeti veren kişileri, istihdamda kabul ediyor.
Ancak devletin asgari ücreti referans alarak maaş ödediği, TÜİK’in de istihdamda kabul ettiği bu kişilerin sosyal güvencesi yok. Zira devlet, maaş ödediği kişilerin sigortasını yatırmayarak kayıt dışı çalıştırıyor. Ödemeler ‘sosyal yardım’ altında yapıldığı için SGK primi tahakkuk etmiyor.
Engelli yakınlarına evde bakım hizmeti sunan işçiler, sigortaları ödenmediği için emeklilik başta olmak üzere işsizlik maaşı ve rapor parası gibi sosyal haklarını alamıyorlar. Tam gün mesaiyle engelli yakınına baktıklarından başka bir işte çalışma imkânları da söz konusu değil. Bu kişilerin büyük çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor.
Evde bakım hizmeti sunan kişilerin sosyal güvenceden yoksun olmaları, Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) tarafından yapılan araştırmaya da konu oldu. Doç. Dr. Gökçe Uysal ile Araştırma Görevlisi Furkan Kavuncu tarafından yapılan araştırmada, engelli akrabalarının bakımını üstlenen kişilerin işgücü durumu ve bunun TÜİK istatistiklerine yansıması ele alındı. BETAM araştırmasında, engelli akrabalarına bakım sağlayan yaklaşık 500 bin kişiye İl Sosyal Hizmet Müdürlükleri tarafından aylık olarak net asgari ücret tutarında ödeme yapıldığına dikkat çekildi. Bu bireylerin TÜİK tarafından istihdamda sayıldığı tespit edildi.
BETAM’ın araştırmasında; devlet tarafından yönetmeliklerle belirlenmiş bakım hizmeti sunan ve ödeme alan kişilerin Sosyal Güvenlik Kurumuna kayıtlı olmadığı vurgulandı. Bu kapsamdaki kadın işçilerin işgücü piyasasındaki kırılgan durumlarının bir an önce giderilerek devlet tarafından resmen istihdam edilmelerinin gerekliliği üzerinde duruldu.