Cennet Değirmenci 22 Mayıs 1982 Yılında K.Maraş İşkencecilerince Katledildi.!

“ÖLEN YOLDAŞLAR İÇİN

Siz ki canınızı verdiniz halkımız için

Siz ki her şeyinizi verdiniz bu kavga uğruna

Göğsümüzde onurla dalgalanan

Kavganın bayrağına siz ki al rengini verdiniz

Ey, ölümsüz halkımız için toprağa düşenlerimiz

Ey, yüce oğulları halkımızın

Gururla ve sabırla dinlenin şimdi

Kavganızı sürdürüyor yoldaşlarınız…

İbrahim Kaypakkaya”

12 eylül faşist darbecileri devrimci hareketten intikam almak ve emekçileri korku duvarı içine hapsetmek için ev ve sokak infazları, idamlar ve işkenceleri sınır tanımazca uygulamaya koydu. Onbinlerce devrimci ve emekçi gözaltına alınıp işkencede katledilip zindana atıldı. Bunlardan biriside Cennet Değirmenci yoldaştı. Cennet yoldaş Malatya-Kürecikte dünyaya gelmiş ama yoksulluk onu G.Antep’e sürmüştü. Küçüklüğünden itibaren TKP-ML Hareketine sempati duyan emekçi bir yoldaştı.

TKP/ML Hareketine yönelik bir operasyonda gözaltına alınan birisinin işkencede dayanamayarak polis bilgi vermesi sonucu G.Antepte bir evde gözaltına alındı. K.Maraşta gelen işkenceciler bir önce başka yoldaşlara ulaşmak amacıyla Cennet yoldaşı işkence tezgahına yatırdılar.

Neki 22 Mayıs 1982 yılında ki Cennet yoldaşın vücudu ağır işkencelere dayanamadı ve daha 27 yaşındayken katledildi.

Her zaman olduğu gibi işkenceciler cennet yoldaşı işkencede katlettiklerini gizlemeye çalıştılar.

Ama 1986 yılında K.Maraş işkence timinde olan Sedat Caner’in itiraflarıyla birlikte K.Maraş işkencehanelerinde bir çok devrimcinin katledildiği gibi Cenneti’de işkencede katlettiklerini itiraf etmek zorunda kaldı. Sedat Caner ,Cennet yoldaşı işkencede nasıl katlettiklerini şöyle itiraf etti.

“Emniyet Amiri Hüseyin Gülersönmez, kendisinin orada kalıp Cennet Değirmenci’yi sorgulayacağını, bizim de örgüt evine tekrar gidip hücre kurmamızı söyledi. Ve biz Mustafa Yazıcı ile geri döndük. Hüseyin Gülersönmez’i orada bıraktık. Biz oradan çıkarken Cennet Değirmenci’yi soymuş, Filistin askısına alıyordu… Sabaha karşı üç buçukta tekrar sorgulama yerine geldik. Sorgulama grubunda aşağıda görevli arkadaş, ‘Yukarıya çıkıp bir bakın, siz gittiğinizden beri bu adam kızı vıyaklattırıp duruyor, gebertecek onu’ dedi. Yukarıya çıktığımızda odayı içerden kilitlemişti. Açtı, girdik. Bir de baktık içerde Cennet Değirmenci’ye suni teneffüs yaptırıyor. ‘Ne oldu buna’ diye sorduğumuzda Mustafa Yazıcı ile ikisi kollarına girdiler. Ben de arabanın yanına indim. Getirdiler kızı arka koltuğa oturttular. Ben hastaneye doğru yöneldim. Hüseyin Gülersönmez hastaneye gitmeyeceğimizi, hemen Maraş’a döneceğimizi söyledi. Bunun üzerine Maraş’a dönmek için yola koyulduk… Narlı’ya geldiğimiz sırada kızın arka koltukta hiç kımıldamaması dikkatimi çekmişti. O sırada şahsı inceledik. Cennet Değirmenci ölmüştü.”.

Aslında K.Maraşta işkenceilerin başı, Maraş sıkıyönetim komutan Yusuf Haznedaroğluydu. Maraş işkencehanelerin de onlarca devrimci ve emekçi işkencede katledildi yada sakat kaldı. Bütün işkencelerin başında general Yusuf Haznedaroğlu olduğu halde işkence ve politik cinayetlerin üzeri kapatılmaya çalışıldı. K.Maraş’ta işkence mezbahasında katledilen ve sakat kalanların hesabı sorulmadığı gibi Cennet yoldaşı katledenlerden hesap sorulmadı ve işkencece faşist yaptıklarıyla yaşama devam ettiler. Örgütüne ve davaya sıkıca bağlı bir yoldaş olarak önderi Kaypakkaya’nın direniş yolunda giderek ser verdi sır vermedi ve ölümsüzler ordusuna katıldı.

Cennet yoldaşı katledilmesinin 41. yılında saygıyla anarken, mücadelesi mücadelemize ışık olsun .