“Açlıktan bahsediyorsun; Demek ki sen komünistsin. Demek bütün binaları yakan sensin. İstanbul’dakileri sen, Ankara’dakileri sen… Sen ne domuzsun, sen!” (Ciğercinin Kedisinden sokak kedisine cevap)
14 Kasım 2019, genç yaşta yaşamını yitiren Orhan Veli’nin 69. ölüm yıldönümüdür. Orhan Veli, kısacık yaşamına karşın çok sevilen, beğenilen, anımsanan, şiirleri ezberden okunan, şarkı olarak söylenen şairimizdir. Orhan Veli, şiire “Süleyman Efendi’nin” nasırını sokan kişidir.
” Hiçbir şeyden çekmedi dünyada/ Nasırdan çektiği kadar;/ Hatta çirkin yaratıldığından bile/ O kadar müteessir değildi./ Kundurası vurmadığı zamanlarda/ Anmazdı ama Allah’ın adını/ Günahkar da sayılmazdı./ Yazık oldu Süleyman Efendi’ye
***
Orhan Veli; Barıştan yanadır: ” Harbe giden sarı saçlı çocuk!/ Gene böyle güzel dön;/ Dudaklarında deniz kokusu/ Kirpiklerinde tuz;/ Harbe giden sarı saçlı çocuk.”
Özgürlükten yanadır; ” …/ Ne malda mülkte gözü var/ hür olsak der,/ Eşit olsak der/İnsanları sevmesini bilir/ Yaşamayı sevdiği kadar. ”
Vefalıdır; ” Alnımdaki bıçak yarası/ senin yüzünden;/ Tabakam senin yadiğârın;/ ” İki elin kanda olsa gel” diyor Telgrafın;/ Nasıl unuturum seni ben,/ Vesikalı yârim?”
Büyük insanlıktan yanadır;” Sizin için insan kardeşlerim/ Her şey sizin için/…/ Alınlardan akan ter/ Cephelerde harcanan kurşun;/ Sizin için mezarlar, kelepçeler, idam cezaları;/ Sizin için/ Her şey sizin için.”
***
Şiirleri yalın, herkes tarafından anlaşılan, İçten ve duygulara seslenen şiirlerdir. Şiirlerinde, aşağıda alıntılanan düşüncesinin gereğini yerine getirmeye çalışmıştır: Geniş halk kitlelerinin beğenisini kazanmak … Şiirlerinde, öykülerinde olduğu kadar, düşünce yazılarında, söyleşilerinde de edebiyatın halk için anlamlı olması gereğinin önemini vurgulamıştır. ” …edebiyatın halk kitlelerine bir şeyler söylemesi lazım. Okur-yazarları, halka doğru götüren bir edebiyat isterim, yani edebiyatın çoğunluğa hitap etmesini istiyorum. Çoğunluk okuyup anlamalıdır, anlaması için de edebiyatta kendi meselelerinden bahsedilmesi lazım… Bugünkü dünyada çoğunluğu fakir halk teşkil ediyor. Demek ki edebiyat da onların edebiyatı olacaktır. Kahramanını onun içinden seçecek, hayatını o hayatın içinden alacak ve ara sıra onun meselesinden bahsedecektir… Bunu başarabilmenin şartlarından bir tanesi konuşulan dilden azami derecede faydalanmak suretiyle zenginleştirilmesidir, dilin zenginleşmesini sanat-edebiyat insanlarından beklemeliyiz…” ( Orhan Veli, Edebiyat üzerine konuşma, Hoşgör Köftecisi YKY- 2012)
Orhan Veli, bu düşüncesinin gereğini şiirlerinde ortaya koymaya çalışmıştır. 1945-1950 yılları arasında yazdığı şiirlerde halk şiirinin güzelliğini şiirlerine yansıtmıştır. ‘İstanbul Türküsü’ şiiri bunlardan biridir.
“İstanbul’da Boğaziçi’nde Bir garip Orhan Veli’yim Veli’nin oğluyum Tarifsiz kederler içindeyim Rumeli Hisarı’na oturmuşum Oturmuş da bir türkü tutturmuşum İstanbul’un mermer taşları Başıma da konuyor martı kuşları Gözlerimden boşanır hicran yaşları Edalım… Senin yüzünden bu halim. İstanbul’un orta yeri sinema Garipliğim, mahzunluğum duyurmayın anama El konuşurmuş, görüşürmüş bana ne Sevdalım… Boynuna vebalim İstanbul’da, Boğaziçi’ndeyim Bir garip Orhan Veli’yim.”
***
Bu süreçte toplumsal sorunlara da değinen şiirler yazmaya, şiirlerinde halkın acılarını, yoksulluğu, geniş halk kitlelerinin dertlerini anlatan şiirler yazmıştır. ‘Kuyruklu Şiir’ ve ‘Cevap’ şiirleri Orhan Veli’nin yetkin ürünleri olarak bu çerçevede düşünülecek şiirleridir. Genç yaşta yaşamını yitirmesi, edebiyatımızın çok büyük bir kaybı olarak değerlendirilmelidir. Şiirleriyle, hep yaşayacaktır.
“Sizin için insan kardeşlerim, Her şey sizin için; Gece de sizin için, gündüz de; Gündüz gün ışığı, gece ay ışığı; … … Sizin için postacının ayağı, Testicinin eli; Alınlardan akan ter, Cephelerde harcanan kurşun; Sizin için mezarlar, mezar taşları, Hapishaneler, kelepçeler, idam cezaları; Sizin için; Her şey sizin için’dir.”
Tahir Şilkan