Batman İl Emniyet Müdürlüğü’nde görevli özel harekat
polisi 50 yaşındaki H.M, Memur- Sen TOKİ bölgesindeki polis lojmanlarının
bahçesinde önce eşi L.M. (47) ve oğlu T.M’yi (18) sonra da kendisini silahıyla
vurdu.
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre çevredekilerin haber vermesi üzerine olay
yerine çok sayıda ambulans ve polis sevk edildi.
Ailenin küçük çocukları Ö.T.M’nin (15) ise olay sırasında evde olduğu
öğrenildi.
Polis memuru olay yerinde hayatını kaybederken, Batman Eğitim ve Araştırma
Hastanesi’ne kaldırılan L.M. tüm müdahalelere rağmen kurtarılamazken, özel
hastanede tedavi altına alınan 18 yaşındaki T.M. de hayatını kaybetti.
Kürdistanda yürütülen kirli savaş nedeniyle psikolojik sorun yaşayan güvenlik
güçlerinde sıklıkla intihar ve ailesini yok etme yönlü cinnet hali yaşadıkları
ve kirli savaşın kirliliğine dayanmada sorun yaşadıkları görülüyor.
Savaş… İfade ettiği anlam, zihnimizde tanımlanan görüntüler, hissettiklerimiz
hep farklıdır. Kimi savaş üzerine kitaplar yazar, kimisi ise bir şiiri yeterli
bulur. Sher şeyden öncesi savaş, iç deşer; savaş, bağırsakları boşaltır. Savaş,
teni yakıp kavurur. Savaş, organları bedenden koparır. Savaş, yıkıp yok eder.
Ve savaş, insan türünün doğasından gelir.. Bu ifade savaşı net bir biçimde
tarif ediyor. Evet savaş dahası haksız ve kirli savaş yıkıp yok eder. Sadece
fiziksel değil ruhsal olarak da yıkar savaş. Artık savaşlar hepimizin oturma
odalarında sükûnet içinde seyredilip dinlenen görüntü ve seslere dönüşmüş
durumdadır.İşte bu görüntü ve sesler, iki boyutlu bir gerçeklikten öteye gider
ve kimilerinin zihninden uzun zaman atamadığı psikolojik etkilere yol açar.
İnsanların yaşadığı en büyük travmalardan biri haksız ve kirli savaşlardır ve
ne yazık ki teknolojideki ilerleme, savaşları yalnızca insanların birbirine
saldırdığı durumdan çıkarmış, birçok şekilde insanları derinden etkilemiştir.
Böyle büyük bir travma insanların üzerinde etkisi yıllarca devam eden
psikolojik sorunlara da beraberinde getirmiştir Travmatik olayların ardından
insanların yaşadığı psikolojik problemler, farklı biçimlerde adlandırılmıştır
ve bu isimlerin birçoğu savaşlarla ilgilidir. Savaşlarda yaşanan travmatik
olaylarla ilişkili ruhsal sorunlar Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nda; savaş
yorgunluğu, savaş bunalımı ve savaş nevrozu gibi adlarla anılmıştır
Tarihsel süreç içerisinde Travma sonrası Stres Bozukluğunun bir tanı olarak
kabul görmesinde, Travma Sonrası Stres Bozukluğunun anlaşılması ve tedavisinin
geliştirilmesi çabalarında savaşların belirleyici rol oynadığı açıktır. Birinci
Dünya Savaşı sonrasında askerlerin yaşadığı psikolojik problemler daha
sistematik bir biçimde ele alındıysa da travma sonrası bozukluklara ilişkin
araştırmaların Vietnam Savaşı sonrasında arttığı görülmüştür. Vietnam Savaşı,
Travma Sonrası Stres Bozukluğu adlandırması ve hastalığın psikiyatri
literatüründe yerleşmesini pekiştirmiştir. Vietnam Savaşı’ndan elde edilen
tecrübeler sonunda, düşük yoğunluklu savaşlar için Travma Sonrası Stres
Bozukluğunun yaygın bir psikiyatrik sorunun olduğunu görülmüştür .
Travma Sonrası Stres Bozukluğu ile ilgili araştırmaların sayısı, Vietnam Savaşı
sonrasında büyük bir artış göstermiştir. Bu araştırmaların ortaya koyduğu tablo
ise gerçekten korkutucudur. Örneğin; Vietnam Savaşı sonrasında askerler
arasında yapılan sonuçlar; bu savaşta farklı travmalara maruz kalan erkeklerin
%15.2’sinin, kadınların ise % 8.5’inin Travma Sonrası Stres Bozukluğu tanı
ölçütlerini karşıladığını göstermektedir . Farklı savaşlar sonrasında Travma
Sonrası Stres Bozukluğu üzerine yapılan araştırmalar da benzer sonuçlar ortaya
koymaktadır. Travma Sonrası Stres Bozukluğu belirtilerinin 15 yıl boyunca
etkili olabildiği bilgisi, savaş sonrasında ulusların yaşadığı problemlerin
ciddiyetini bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu tanısı alan insanların yaşadıkları problemin
ciddiyetini anlayabilmek için bozukluğun belirtilerinden kısaca söz etmek
yerinde olacaktır. Literatürde Travma Sonrası Stres Bozukluğunun klinik
özellikleri üç ana grupta toplanmıştır .
İlk grup aşırı uyarılmışlık durumuyla ilgilidir ve sürekli kaygı, uykusuzluk,
ve konsantrasyon güçlüğü gibi belirtileri kapsar.
İkinci grup ise bozukluğa neden olan olayla ilgili imgelerin sürekli
yinelenmesiyle ilgilidir. Birey, olaya ilişkin imgeleri, sesleri ya da kokuları
hiç beklenmedik zamanlarda yeniden algıladığını hissedebilir ya da olayla
ilgili rüyalar görür.
Üçüncü grup ise kaçınma belirtilerini içerir. Olayı anımsatacak yerlerden,
konuşmalardan ya da etkinliklerden kaçınma, aktivite ve ilgilerin azalması ile
ilgili belirtiler bu grupta yer alır.
Bu üç ana gruptaki belirtileri göz önünde bulunduracak olursak birey için
oldukça zorlayıcı davranışlardır diyebiliriz. Bu yazıda da anlatıldığı gibi
savaşlar sadece insanların kaybı, şehirlerin zarar görmesi, yok edilen tarihi
ve doğal güzellikler, ekonomik kayıplar, ortada kalan çocuklarla sınırlı
değildir. Burada savaşın açtığı tüm yaralara değinmek olanaksızdır. Ruhlara
açtığı yaraları sözcüklerle sarmak faydasızdır. Travma sonrası Stres Bozukluğu,
savaşın açtığı en derin ve en uzun süreli yaradır. Tanık olduğunuz bir savaşa
ait fotoğrafa denk gelmek, gürültüden irkilmek, rüyalarda tekrar tekrar yaşamak
birileri için biten savaşın birilerinin ruhunda devam ettiğinin göstergesidir.
Yakın tarihe göz attığımızda; Bosna’ da toplu mezarlar ve tecavüze uğrayan
(bilinen) 50.000 kadın, 11 Eylül saldırısında yakınlarının çalıştığı binaları
televizyondan izleyen insanlara, sürekli karşılıklı saldırılara tanıklık eden
Filistin, Kürdistan ve İsrail halkına, evlerinden ayrılıp kamplarda yaşayan
birçok insana, yaşadıkları yerlerden sürgün edilen insanlara bu günlerin geride
kalacağını ve yaşananların elbet biteceğini söylemek ne kadar güç, söylenen
sözcükler ne kadar ağırdır değil mi? İşte Travma Sonrası Stres Bozukluğu,
savaşların bazı insanlar için son bulduğu bazıları için ise zihninde ve
bedeninde hala kalıntılar taşıdığını ve dayanılması güç bir biçimde bunun devam
ettiğini söyler.
Elbette ki Travma Sonrası Stres Bozukluğu yalnızca savaşla ilgili değildir.
Bireyin yaşadığı birçok zorlu ve baş edemediği durum bu rahatsızlığa sebep
olabilir. Fakat bu tanının ortaya çıkmasında asıl sebep haksız ve kirli
savaşlar olduğundan ve savaşın etkisinin ne kadar uzun sürdüğünü Kürdistanda
güvenlik güçlerinin intihar ve cinnet hallerinde görmek mümkündür.