Avrupa’da 2022 yılında ateşlenen grev dalgası,
2023 yılında Fransa’dan Almanya’ya, İngiltere’den Yunanistan’a, İspanya’dan
İtalya’ya, nerdeyse kıtanın tümünü kapsayacak biçimde yayıldı. Grev dalgası ve
protestoların temelinde, artan hayat pahalılığı, eriyen ücretler, kötü ve ağır
çalışma koşulları önemli derecede rol oynuyor.
Aynı zamanda gelir dağılımın giderek bozulması, emekçiler yoksullaşırken egemen
sınıflardaki zenginliğin artışı, ciddi tepkilere neden oluyor. Kuşkusuz dünyada
1980’lerden itibaren uygulanan neoliberal politikalar, kapitalizmin emekçi
kesimi yoksullaştırmasının yanı sıra doğanın tahribatı, iklim krizi, gıda
krizi, su krizi ve bunların üstüne savaşların gelmesi kitleleri bezdiriyor.
Özellikle Rusya ile Ukrayna somutunda batılı emperyalistler arasında süren
egemenlik savaşı ve Avrupa’daki enerji sıkıntısı, halkları derin biçimde
etkiliyor. Emperyalist kapitalist sistem, artık emekçilere yeni bir şey vaat
edemiyor. Dünya, ekonomik krizin ötesinde bir uygarlık kriziyle karşı karşıya
bulunuyor. Krizi çözemeyen egemen sınıflar, daha otoriter ve faşist
uygulamalara başvuruyor.
Avrupa’daki emekçi halklar da, tarihsel olarak daha bilinçli ve örgütlü
davranmaya yatkın oldukları için aktif bir mücadele yürütüyorlar. Özellikle
Fransız işçi sınıfı, Macron yönetiminin emeklilik yaşını 62’den 64’e
yükseltmesi ve emekli aylığının tamamını alabilmek için 43 yıl prim ödeme
yükümlülüğü karşısında büyük bir direnç gösteriyor.
Fransa’da emeklilik yaşının yükseltilmesine karşı ocak ayında başlayan grev ve
protesto hareketleri, zaman içinde geniş kitlelerin katılımıyla daha da büyüdü.
Sol eğilimli sendikaların önderlik ettiği grev ve protesto hareketleri, geniş
yığınların katılımını sağlayan mitinglerle ülkeyi sarsıyor.
Ulaşımdan eğitime, sağlıktan enerji işkoluna kadar hemen hemen tüm sektörlerde
sürdürülen grevler, Macron hükümetini güç duruma soktu. Mitingler, rengarenk
bayraklarla coşkulu bir şekilde geçerken zaman zaman da güvenlik güçleriyle
çatışmalar çıkıyor.
Yürüyüşlerde, “60 yaş, net emeklilik maaşı”, “Dayatmalara boyun eğmeyeceğiz”,
“Biz her şeyiz”, “Kapitalizme karşıyız” şeklinde pankartlar taşınıyor. Sık, sık
da işçi sınıfının uluslararası marşı olan Enternasyonal söyleniyor.
Dün de 23 Mart 2023de Fransa’da kitlesel olarak 9.ncu genel grev gerçekleşti.
Grev nedeniyle demiryolu ve havayolu ulaşımı büyük ölçüde aksadı. Rafineri
çalışanlarının da greve gitmesi sonucu ülkede akaryakıt sıkıntısı başladı.
Dünkü gösteride, Cumhurbaşkanı Macron’un mecliste görüşülmeden onayladığı
yasadan derhal vazgeçmesi talebi seslendirildi. Muhalefet partileri de,
emeklilik yaşını yükselten yasayı Anayasa Mahkemesi’ne götürecek.
Almanya’da sağlık çalışanları başta olmak üzere Ver.di sendikasının örgütlü
olduğu kamu sektöründeki 2.5 milyon emekçi ücret artışları için uyarı grevine
gitti. İşverenler iki yıl için yüzde 5 artış önerirken sendika yüzde 10.5
oranında bir ücret artışı talep ediyor. 27 Mart öncesinde de daha geniş
katılımlı grevlere başvurulacağı bildiriliyor.
İngiltere’de de yine sağlık çalışanları başta olmak üzere eğitim emekçileri,
ulaşım sektöründe çalışanlar, pasaport emekçileri greve çıktılar. Hekimler ve
diğer sağlık çalışanları, yüzde 26’lık ücret kaybı karşısında yüzde 35 oranında
ücret artışı talep ediyorlar.
Ülkede 300 binden fazla üyesi bulunan hemşirelerin sendikası RCN, şubat ayında
sağlık sektörünü etkileyen uyarı grevlerine başvurdu. RCN sendikasının üyesi
olan hemşireler, 100 yıl sonra ilk kez grev hakkını kullanmış oldular. Aynı
sendika, mart ayında da greve gitti. Sunak hükümeti de grev hakkını sınırlamaya
çalışan bir yasayı gündeme getirdi.
YUNANİSTAN’DA GENEL GREV
Yunanistan’da 28 Şubat 2023 günü meydana gelen tren kazasında 57 kişinin
hayatını kaybetmesi üzerine başlayan gösteri ve grevlerin sonu gelmiyor. 8
Mart’ta yapılan genel grevin ardından 16 Mart’taki genel greve de geniş bir
katılım oldu.
Özel ve kamudaki tüm sektörlerde çalışanlar üretimi durdurdu, sadece
hastanelerde acil vakalara bakıldı. Grevin eğitim, metal, enerji, taşıma,
hizmet ve sağlık sektörlerinde etkili olduğu, küçük esnafların bile kepenk
kapattığı görüldü. Bu arada belediyeler, bankalar, inşaat, turizm ve iletişim
sektöründe de genel greve katılımlar oldu.
Greve katılanlar, “Siz karlarınızı, biz ölülerimizi sayıyoruz”, “Tek yol
mücadele ve direniş” sloganlarını attılar. Yunanistan’da tren faciasından önce
milletvekili seçimlerinin 9 Nisan 2023’te yapılması açıklanmasına rağmen
tepkiler üzerine seçimler mayıs ayına kaydırıldı. Kamuoyu yoklamaları,
iktidarda bulunan sağcı Yeni Demokrasi Partisi’nin oy kaybına uğrayacağını
gösteriyor.
İtalya, İspanya ve Portekiz’de de emekçilerin gösterileri sürüyor. Portekiz’de
18 Mart günü yapılan büyük gösteride, tüm işçilere ve emeklilere en az yüzde 10
oranında maaş zammı yapılması, temel ihtiyaç ürünlerinin fiyatlarına sınır
getirilmesi, büyük şirketlerden de ek vergi alınması çağrısında bulunuldu.
İtalya’da toplu taşıma işçileri, perakende sektöründe çalışanlar, düşük ücret
ve dinlenme hakları için greve çıkarken İspanya’da da havayolu işçileri yine
düşük ücret, taşeronluğa son verilmesi, asgari ücretin yükseltilmesi gibi
taleplerle gösteriler düzenledi.
Görüldüğü gibi Avrupa’da neoliberal politikalara karşı gösterilen bu büyük
tepkinin nasıl bir siyasal sonuca ulaşacağı da merakla bekleniyor. Ekonomik
temelli mücadelenin politik bir sonuca ulaşmaması, sistemi değiştirici yönde
bir dönüşüm göstermemesi, mücadelenin sönümlenmesine yol açabilir.
Bu çerçevede köklü dönüşümlere önderlik edecek işçi sınıfı partilerine olan
ihtiyaç, her zamankinden daha fazla önem kazanıyor. Bakalım, gelişmeler ne
gösterecek?