1970’LERDE GENÇ OLMAK TOPLUMSAL KAVGANIN KATALİZÖRÜ OLMAKTI.!

Hatırlanacağı üzere gençlik yenileşme ve devrimlerin en büyük katalizörü olmuşlardır. hem burjuva sistemden en az etkinlenmiş olması, hem fedakarlıkta sınır tanımaz pratik tutumları ve hem de örgütlü savaşımı katılmadaki tez canlıkları 20.yüzyıl devrimlerin ve devrimci ayaklanmaların öncüsü yada en büyük katılımcısı olmuşlar.gençlik kiminse gelecek onundur gerçeğini derinden kavrayan ve dünya ve Türkiye ölçeğinde yükselen toplumsal mücadelede gençlik daima emekçi halkların yanında olmuşlar, onlara ışık taşımaya çalışmışlardır. dünya ölçeğinde yükselen anti-emperyalist anti faşist devrimci mücadelede 160lardan sonrası işçileri, emekçileri ve özelliklede gençliği sarıp sarmalamış ve önce Fikir Kulüpleri federasyonu ve ardında Dev-Genç ile üniversite gençliği devrimci mücadelenin sürekleyicisi olmuşlardır. 68 ve 78 gençlik kuşağı araştırıcı-sorgulayıcı ve örgütlü mücadeleye katılımda istekliydi. İlkeli ideolojik-politik bir duruşu vardır. Bugün Z kuşağı gençlik kuşağı gibi ne idüğü belirsiz akşam başka sabahleyin başka, ideolojik-politik ilkesel tutum almaktan uzak bir gençlik yoktu. topluma ve dünyadaki gelişmelere sorumlu bir 68 ve 78 gençlik kuşağı vardır. İdeolojik-politik netlik, açıktan taraf olma ve sözde değil pratikte bildiğini pratiğe sürme tutumu vardır. kendisini demokrasi ve özgürlük için ateşe atıp yakmaktan beis görmeyen bir devrimci kuşağı söz konusuydu. onun içirdi 12 eylül faşist darbesi en çok devrimci gençliği susturmak ve örgütsüz bırakmak için çok yönlü faşist saldırısı dalgası içinde oldu. nitekim faşist karşı devrim sistemli ideolojik-politik ve kültürel saldırılarla gençliği toplumsal mücadelenin dışına itti, bencilliği, markacılığı, bireyciliği egemen kıldı. Bugünkü, apolitik, nerede durduğu belli olmayan, güçlüden yana tutum almaktan yada dönemsel ideolojik-polistik, milliyetçilik ve dini gericiliğin etkisi altında kalmaktan kurtulamayan, amaçsız ve hedefsiz oldukça tehlikeli ve her ana emekçilerin direnişi ve mücadelesi karşısında faşizmin vurucu güce dönüşmesi olasılığı hiçte zor olmayan bir durumdur. Z kuşağının faşist Zafer, milliyetçi gerici Millet Partisi, MHP, İyi Parti vb. gibi faşist gericiliğe payanda olması gençliğin 12 eylül faşist darbesinin ardında sistemin nasıl bir amorf hale getirdiğini gösteriyor. 1970 gençliğinin bazı özelliklerini hatırlatan kısa bir yazıyı aşağıya aktararak, dünkü gençlik ile bugünkü gençliği karşılaştırmak önem taşıyor. “Evet, bugünkü gençlerin sahip olduğu pek çok şeye sahip değildik; ne bilgisayarımız vardı, ne de cep telefonumuz. Lewi’s, Lee, Adidas, Puma, Nike, Benetton, Coton giymezdik. Mc Donald’s, Pizza Hut, King Burger’de karnımızı doyurmaz, Starbucks’ta kahve içmezdik. Süpermarket, AVM, kredi kartı, bankamatik, barkod, on line, USB nedir bilmezdik. Televizyonumuz siyah beyaz ve tek kanallıydı. Elektrikler ve sular sık sık kesilirdi, raflarda bin bir türlü yiyecek ve içecek markaları yoktu. Tüp gaz, Sana yağı, sigara, çay, şeker kuyruklarına girerdik.Saftık ama aptal değildik. Konuşurken “atıyorum, oha, adamsın, sıkıntı yok, bi tık daha, bye, aşkım” gibi uyduruk kaba saba kelimeleri kullanmazdık. Arkadaşlarımızla selâmlaşırken kafalarımızı tokuşturmazdık. 15 yaşındaki genç kızlara bayan, tanımadığımız yaşlı beylere dayı demezdik. Cumartesi günleri de okula giderdik. Okullardaki müfredat programları ağırdı ama hakkından gelirdik, üçüncü sınıftayken “kerrat cetvelini” ezbere bilirdik. Merhametliydik, paylaşımcıydık. Okurduk; Dünya’da olup biten her şey bizi ilgilendirirdi. Geleceğe ümitle bakardık, çünkü biz sevginin gücüne inanıyorduk, halâ ona inanıyoruz.”

Tüm ifadeler:56Huseyin Bicer, Münir Yazar ve 54 diğer kişi