10 Ekim 2015 tarihinde yüz binlerin barış için bir araya geldiği Ankarada, Sarayın kankası IŞİD tarafından canlı bombalarla katliam gerçekleştirdi. IŞİDin Ankara katliamında 102 katledilirken 500 kişi yaralandı. Katliam davası kapsamında terör örgütü IŞİD bağlantılı 19 kişi ‘anayasal düzeni yıkmaya kalkışmak ve örgüt üyeliği’ suçlarından ötürü müebbet hapisle cezalandırıldı. 16 firari sanık için ise yargılama sürüyor. Devlet bu katliama destek olmuş olan IŞİDçi sanıkları bulmak için bir çaba göstermedi ve katliamın üstünün kasıtlı olarak kapatılmaya çalışıldı.
Türkiye’nin demokratikleşmesi ve emekçilerin eşitliği için, barışa olan umuda omuza vererek büyütmek için yüz binlerce emekçi Ankarada bir araya gelmiş, barış talebini haykırıyordu. Bir yürüyüş eylediler umuda düşman olanlara karşı gülerek gülümseyerek yürüdüler üstüne faşizmin.
Faşist şeriatçı IŞİD’çi çeteler barış için yürüyenlere saldırdı ve 102 cana kıydılar Ankara Garında. Hem en en korunaklı denen yerde , korunaksız halde. Cennete yürüdüklerini söyleyen ülkeyi cehenneme çeviren faşist kan içici çete IŞİD’iler Ankara kan döktüler.
10 Ekim 2015’ten sonra ülkenin en büyük Ankara katliamının yargılaması yapıldı güya. Ama işin özü aslında AKP iktidarının yargılama boyunca asla katliamı aydınlatmak gibi bir derdi olmadığı görüldü.
Dahası yargılama süreci boyuncaEmniyet, istihbarat bu bombacı örgütün Ankara’ya kadar gelmesinde hiç mi rol oynamadı? Ankara giriş çıkışları neden aranmadı, Gar bölgesi neden kontrolsüz bırakıldı? Dahası, katliamın hemen ardından insanlar neden coplandı, neden gaz kullanıldı, yaralanmalar neden arttı?” gibi temel soruları havada kaldı.
Katliam yerinde gaz kullanan tek bir çevik kuvvet polisine dahi dava açılmadığını, bütün suç duyurularının cevapsız kaldığını anlatan Işık, 4 yılın sonunda ailelerden avukatlık ücreti istenmesinin hedefinin de “Mağduriyeti daha da artırmak, mağdurlara suçlu gibi davranmak” olduğunu söylüyor. Işık, “Tek dertleri vardı, o da; devlete, polise dokunmamaktı. 10 Ekim katliam davasının özeti budur” çıkışında bulunuyor
Ve bugün 10 Ekim 2019 aradan 4 yıl geçti ama dünden bugüne kan ve zulümden değişen birşey olmadı. Saray iktidarı hala kan dökerek halklara zulüm saçarak halkların demokrasi ve eşitlik özleminin engellemeye çalışıyor. Dün Suruç’u,Ankarayı,Diyarbakır’ı, İstanbul kana boğan IŞİD bugün IŞİDi yeniden diriltmeye çalışan Saray iktidarı Suriye Kürdistan’ın da barbarlığa devam ediyor.