Katliamın üzerinde 3.yıl geçmesine rağmen halen Soma maden katliamı davasında mahkeme süreci devam ediyor. Neki bu üç yıl içinde yüzlerce işçi sermayenin karı için ölmeye devam etti. AKP iktidarı işçi ölümlerini yalnızca seyretti, bundan öte her hangi birşey yapmadı, ve yapmak istemedi.
Soma’daki madenci katliamının ortaya koyduğu temel gerçek de, işçi sağlığı ve iş güvenliğin hiçe sayılmasıdır. Madenlerde ve risk koşulları bulunan tüm işkollarında işçilerin, sendikaların işyeri temsilcilerinin, TTB ve TMMOB temsilcilerinin, akademiden temsilcilerin yer aldığı komisyonlar olmalı ve çalışma düzenini işçiler kontrol etmelidir..
İşçi sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili, buna ek olarak, taşeronlaştırmanın her alanda egemen olduğu ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaştırdığı yıllara kıyasla arttığını söyleyebiliriz. İşçi sağlığı ve iş güvenliği koşullarını takip eden, gerçekleşen iş cinayetleriyle ilgili kamuoyunu bilgilendiren yapılar var. Taşeronlaştırma, çalışma yaşamına ve örgütlenme sorunlarına dair tartışmaların odağına düne göre daha fazla girmiş durumda.
Soma’da yaşanan Cumhuriyet tarihinin en büyük işçi katliamı artık bu gündemleri, işçi sınıfı ve örgütlenmesinin en önüne koymuştur. Çalışma alanlarının, sınıf mücadelesi anlayışıyla yenilenmiş sınıf sendikacılığı yaklaşımıyla sendikalar aracılığıyla denetlenmesi, neoliberal politikaların geriletilerek, toplumsal bilimleri düne göre daha ileri bir noktadan tartışmaya açmak ve kendisini toplumun hizmetine sunan emek eksenli bir bilim anlayışını hakim kılmaya çalışmak devrimci ve komünistler bakımından önümüzdeki dönemin en yaşamsal gündemleri arasında bulunuyor.
İşçi sınıfı,kendi sınıf bilinci doğrultusunda bilinçlendirilip-örgütlendirilip harekete geçirilmeden Soma katliamlarını önlemenin güç olacağını unutmayalım.