Geçmişten bu yana Türkiye de bir devlet yönetim biçimi olarak faşizmin iktidarda olup olmadığı sorunu devrimci akımlar arasında önemli tartışma konusu olagelmiştir. THKP-C kökenli akımlar Dev-Yol-Dev*Sol-, MLSBP, vb.leri açık-kapalı faşizm tanımlarıyla-Türkiye de sürekli faşizmi savunmuşlardır. 12 eylül öncesi Kurtuluş, TKP, TİP, TSİP, Aydınlık gibi akımlar Türkiye de faşizm uygulamalar olduğu ama faşist diktatörlüğün olmadığı, anti-demokratik gerici diktatörlüklerin işbaşında olduğu görüşünü savunmuşlardır. Bir dönem H.Kurtuluşu çevresi-1975-1976-77 dönemi- faşizm tırmanıyor görüşünü savunmuş ve ama devrimcilerin eleştirisininde etkisiyle bu görüşünden vaz geçmiş ama diğer uca savrularak sürekli faşizm teorisinde konaklamıştır.Türkiye de faşist diktatörlüğün olmadığını savunana Kurtuluş, eski TKP,TİP,TSİP geleneği ve sonrasında bunlara katılan SYKP; EMEP ,SOL Parti TKP, TİP hatta bir dönem Atılım-ESP çevresi de faşizmin çözüldüğü yönlü değerlendirmelere yönelmişti sonra bu görüşten çark etti, faşist diktatörlüğü Hitler-Mussolini faşizmiyle eşitleyerek, faşizmin temel özelliklerini göz ardı ederek AKP’nin önderlik ettiği iktidarı faşizan özellikler taşısa da faşist bir diktatörlük olarak tanımlanamayacağı görüşünü savuna gelmişlerdir.İşbaşındaki rejiminin karakterini doğru tanımlanmak Ona karşı izlenecek örgüt ve mücadele biçimlerinin doğru tespit etmekle bağlı bir durumdur. Peki emperyalist kapitalizmin egemenliği koşullarda siyasal gericiliği en yoğunlaşmış ifadesi olan faşizm nedir ve temel özelliklerinelerdir? 1930’larda dünya komünist hareketi faşiizm ile anti-demokratik gerici iktidarlar arasındaki ince çizgisiyi Dimitrovun ağzında şöyle ifade etmişlerdir. Faşizm, “finans kapitalizmin en gerici, en söven, en emperyalist unsurlarının açık ve en kanlı ve katliamcı diktatörlüğüdür”. Kominternin faşizm tahlili Lenin’in yoldaşın emperyalizm kapitalizm tahlilinden kopuk değildir. Lenin adını faşizm olarak ifade etmemiş ama finansal kapitali en gerici diktatörlüğün yolunu döşeme olarak izah ederek emperyalizm ile faşizm arasındaki ilişkiyi netçe ortaya koymuştur.Buradan hareket ettiğimizde , faşizm, bir ulusu, milliyeti ya da ırkı bir birlik içinde yüceltip, diğer tüm ulus, milliyet ve ırklardan üstün tutan bir sağ ideolojidir. Faşizm, bir ırkın başka ırklara dayanan zulmünü emperyalist genişlemeyi, katliamı ve soykırımı teşvik eder.1946-1949 yılları arasında Bulgaristan Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreterliğini yapmış eski başbakan Georgi Dimitrov, Lenin’in görüşlerini geliştirerek Faşizmi “düşünce, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü gibi temel hakları kapsayan siyasal özgürlükleri yadsıyan gerici, baskıcı bir devlet biçimidir,” der. “Faşizm, tekelci burjuva egemenliğinin en gerici, en terörist, en kanlı biçimidir.Faşizm, herhangi bir zamanın değil, kapitalizmin son aşaması olan emperyalizm çağının bir ürünüdür. Faşizm, tekelci burjuvazinin sömürüsünün baskıyla, zorla sürdürülmesinin bir ifadesidir; tekelci burjuvazinin kriz ortamında başvurduğu gerici bir silahtır. Faşizm, dolaysız burjuva diktatörlüğü yöntemidir [ Dimitrof, Faşizme Karşı Birleşik Cephe].Halk deyimi ile “faşizm, egemen sınıfların güdümünde asker, polis ve sivil bürokrasinin, emekçi, işçi, köylü, aydın ve ilericiler üzerindeki en azgın askı ve terör rejimi”dir. Bu terör ve baskı rejimi genel anlamda kanlıdır.Bu tanımla, hem faşizmin sınıfsal kimliği ve hem de en belli başlı temel karakteristiği özetlenmiştir. Bu karakterleri incelersek konu daha net anlaşılır kanısındayım.Faşizmin Sınıfsal KarakteriHiç şüphesiz ki faşizm, emperyalist çağın bir olgusudur. Banka ve sanayi sermayesinin bütünleştiği finans kapitalin, egemenlik kurduğu kapitalist aşama, bilindiği gibi emperyalizm diye adlandırılır. Ancak faşizmin tarih sahnesine ilk çıkışı hiç şüphesiz ki emperyalist çağla birlikte olmuştur. Sosyalizmin ortaya çıkışından sonra faşizm olgusu kendisini halk hareketi ezip dağıtmak ve sermaye sınıfının egemenliğini sürdürmesi için 1922 yılında İtalya da Mussolinin önderliğinde iktidara gelmiştir. 1925de Türkiye de,1933 yılında Almanya da Hitler faşizmi ve 1939 yılında İspanyada Franko faşizmi iktidarı ele geçirdiler. Haliyle önce Avrupa’da, tekelci sermayenin işçi sınıfına ve emekçilere karşı kendi siyasal iktidarlarını pekiştirmek amacıyla kurduğu kanlı ve katliamcı bir rejim olmuştur.Faşizmi kısaca özetleyecek olursak;• Ekonomik çöküntülerde, geçim sıkıntılarının yoğun olduğu dönemlerde ve enflasyonla baş edilmediği, sol muhalefetin güçlü olduğu işçi grevlerinin, gösteri ve eylemlerin yoğun olduğu durumlarda ortaya çıkan bir olgudur.• Toplum içinde belli bir grup, diğerlerinden üstün tutulur, hor görülen gruba sistemli olarak fiziki saldırılar düzenlenir, zulmedilir.• Toplumda belirli kesimler düşman ilan edilir, başarısızlıkların tüm suçu onlar üzerinde yığılır ve komplo teorileri üretilir.• Düşman olarak ilan edilen kesimin temizlenmesinden sonra ülkenin eski günlerine kavuşacağı iddia edilir ve inanılır. Türkiye de devrimciler-sosyalistler, Kürtler, Aleviler düşman ilan edilmiştirFransızcada “fascisme” veya İtalyanca “fascismo” deyimi, Mussolini tarafından kurulan “siyasi hareket” sözcüğünden alınmıştır. Bu sözcük İtalyanca fascio “demet, sıkıca birbirine bağlı grup, çete” sözcüğünün Latincede “fascis” sözcüğünden evrilmiştir. Fascis’in anlamı eski Roma’da otorite simgesi olarak “taşınan çubuk demetine sarılı balta” sözcüğünden alınmıştırFaşist Hareketlerin Ortak Özellikleri Avrupa ülkelerinden başlayıp, sömürge-yeni sömürge ülkelere askeri darbeler şeklinde kanlı yüzünü gösteren faşizmin temelde taşıdığı ortak özellikler bazı niteliklerde benzerlik addetmektedir.• Faşizm, insan haklarını askıya alır, işkenceyi, idamı, suikastı, uzun süreli hapis cezasını onaylar.• Faşist düzende milliyetçilik ve sloganları, şarkıları, sembol ve işaretleri sistemli olarakkullanır.• Askerlik görevinin en kutsal görev olduğunu öne sürerek militarizm ön planda tutulur. Militarizmin fiziksel gücünü kutsallaştırır.• Gruplar, milliyetçi duygularla düşman gördükleri uluslara, ırklara, azınlıklara ve muhalif gördükleri liberallere, devrimci, sosyalist ve diğer görüşlere karşı açık ve kanlı baskınlar düzenler.• Eğitime ve akademisyenlere karşı düşmanlık körüklenir. Devletin resmi görüşünü benimsemeyen bilim insanları ve eğitim elemanlarına karşı suikastlar düzenlenir ya da keyfi tutuklanmalar baş gösterir.• Organize işçi hareketini burjuva düzenine karşı bir tehdit olarak görerek işçi örgütlerini, sendikaları ortadan kaldırmayı ya da egemenliği altın alarak pasifize etmesini sağlar.• Faşizmde geleneksel cinsiyet ayırımı ön plandadır, dolayısıyla erkek egemenliğine dayanan bir yapıdır.• Faşizm, gerektiğinde dinsel inançları kullanır. Dinsel prensipler liderin eylemlerine karşı olsa da dinsel terimler ve deyimler faşist liderlerin dilinden eksik olmaz. Erdoğanın dini gericiliğe nasıl sarıldığı biliniyor. • Faşizmde korku ve sindirme eylemi ön plandadır. Gerektiğinde korku, motive edici bir araç olarak kitleleri kontrol amacıyla kullanılır.• Faşizmde polisin, jandarmanın ve gerektiğinde-Ülkü Ocaklari, SADAT, PÖH, JÖH, şeriatçı örgütler vb. paramiliter güçlerin yetkileri sınırsız bir şekilde genişletilir. Olağanüstü güce sahip bir ulusal polis teşkilatı oluşturulur.• Faşizmde sermaye şirketleri, sanayi ve iş aristokrasisi devletin koruması altına alınır. İşçilerin temel hakkı olan grevler yasaklanır, yada göstermelik hale getirilir, lokavt gibi insanlık suçu uygulamalar serbest hale getirilir.• Faşist uygulamalarda akraba, yakınlar ve dostlar yetkilendirilir. İktidar olunca da bu zevat ülke yönetimine getirilir. Dolayısıyla doğal kaynakların ve hazinenin kullanım yetkisi bu gruba verilir. Yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık, suiistimal ve talan meşrulaştırılmış olur.• Hukuk tamamen işlevsizleştirilir. Kuvvetler ayrılığında yargı, tamamen bir liderin ya da bir grubun emri altına alınır. Haklı, haksız ayırımı yapılmaksızın tüm muhalifler, sosyal demokratlar, ilericiler, devrimci, solcu ve liberallere karşı yargı anarşizmi işletilmiş olur.• Basın ve yayın kuruluşlarının mevcut ideolojiye göre yayınlar yapması zorunludur. Mevcut yönetim görüşüne karşıt düşünceler ve muhalif seslerin çıkması çeşitli baskı unsurlarıyla önlenir Faşizmin gelişmesinde en büyük tehlike, serbest rekabetten doğan sermayenin değil, mali sermayenin gerici kesimlerinden kaynaklanır. Faşizm, yalnızca sosyalizmin değil, demokrasinin düşmanıdır.Liberalizme, demokrasiye, sosyalizme ve komünizme muhalif faşist eylemler; devlete saygı, güçlü bir lidere bağlılık ve aşırı milliyetçilik ile militarizme verilen önem gibi ortak özelliklere sahiptir. Faşizm, siyasal şiddeti, savaşı ve emperyalizmi, ulusal mutluluğa ulaşmak için bir araç olarak görür ., faşizmin dünya çapında yükselişinin nedenlerini söyle özetlemek mümkündür. • Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrasında büyük grupların burjuva düzende toplumsal yaşamdan dışlanması, yoksullaşarak alt sınıflara düşmesi sonucu faşist milislerin tabanını oluşturması,• Savaş sonrasında yaşanan ekonomik bunalım sonucunda orta sınıfların ve köylü kesimin yoksullaşması ve bu unsurların burjuva partilerini terk ederek faşist partilere yönelmesi,• Ekonomik kriz sonucu kapitalist sınıfın kazancının azalması, sömürü düzeninin yükselmesini ve işçi sınıfının direncinin kırılması olarak gösterilmiştir.Clara Zetkin, faşizmi sermayenin terörist egemenlik biçimi olarak tanımlamasını da eklediğimizde, karşımızda Türkiye de AKP’nin başını çektiği Erdoğan’ın şeflik rejiminin faşist bir karakter taşıdığı görülecektir.
Tüm ifadeler:3Mahmut Turhal, İrfan Çelik ve 1 diğer kişi