Kocaeli İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, 2019’un ilk 6 ayına dair işçi ölümleri raporunu açıkladı. Rapora göre, bu yılın ilk yarısında en az 840 işçi hayatını kaybetti. Rapora göre 2019’un ilk yarısında iş cinayetlerinin 88’i İstanbul’da, 39’u Antalya’da, 38’i İzmir’de, 34’ü Bursa’da, 33’ü Kocaeli’de, 28’i Ankara’da ve 28’i Aydın’da meydana geldi.
İş cinayetlerinin patronlar tarafından önemsenmediğine dikkat çekilen raporda “Ülkemiz adeta işçi mezarlığına dönerken ölümlerin ulusal medyada haber değeri bile yok. Hatta bazen Çayırova’da kurulu olan Akpınar Tekstil’de olduğu gibi yetkili makamlar ölen kişilerin adını, cinsiyetini ve yaşını bile kamuoyuna açıklamaktan imtina ediyor. Bu tablodan çıkarı olan sadece sermaye sahipleridir” denildi.
İş cinayetlerinin en çok yaşandığı işkolu 205 işçinin hayatını kaybettiği tarım-orman işkolu oldu. Ardılı olaraksa 165 işçi ölümü inşaat işkolunda, 107 işçiyse taşımacılık işkolunda çalışırken iş cinayeti sonucunda hayatını kaybetti. Ülke genelinde en fazla ölüm trafik/servis kazası, ezilme/göçük, yüksekten düşme, kalp krizi, zehirlenme/boğulma ve elektrik çarpması nedenleriyle yaşanırken, raporda Kocaeli sınırları içerisinde en fazla ölüm nedeninin işyerinde meydana gelen yangınlar olduğu bilgisi yer aldı. Yangından sonra en fazla ölüm yüksekten düşme, ezilme ve kalp krizi sonucu meydana geldi.
14 yaşından küçük 33 çocuk işçi hayatını kaybetti
Raporda ayrıca 2018 yılında ülke genelinde 23’ü 14 yaş altında toplam en az 67 çocuğun iş cinayetlerinde yaşamını yitirirdiği bilgisi yer alırken 2019’un ilk altı ayında ise 11’i 14 yaş ve altında olmak üzere 33 çalışırken hayatını kaybettiği belirtildi.
“Ölümleri durdurmak için bilinçli ve örgütlü bir emek hareketi şart”
Raporda 2018 yılında ülke genelinde iş cinayetlerinde ölenlerin 48’inin (yüzde 2,49) sendikalıyken 2019 yılı ilk 6 ayında da 14’ünün sendikalı (yüzde 1,66) olduğuna dikkat çekilerek şu ifadeler kullanıldı:
Ülke genelinde iş cinayetlerinin en fazla meydana geldiği tarım ve inşaat işkollarında da sendikal örgütlenmenin yok denecek düzeyde düşük olması dikkat çekicidir. Bu nedenle örgütlenmeyi aynı zamanda hayatta kalma mücadelesi olarak da görmek gerekirken öte yandan işçi örgütlerinin de işyerlerinde sağlık ve güvenlik hakkını daha güçlü savunmaları gerektiği açıktır. Ölümleri durdurmak için bilinçli ve örgütlü bir emek hareketi şarttır.
Kocaeli İSİG Meclisi raporda ölümlerin engellenmesi için talepleri şöyle sıraladı:
Ölümleri engellemek için işçilerin hak arama yolları kapatılmamalı, sendikal örgütlenme, grev ve gösteriler önündeki yasaklamalardan vazgeçilmeli. İSİG kurulları, çalışan temsilciliği sistemi gereği gibi çalıştırılmalı.
Türkiye 60 saatten fazla çalışanların tüm çalışanlara oranının en yüksek olduğu ikinci ülkedir. Fazla çalışmak, yeterince dinlenememek işyerindeki risklere daha fazla maruz kalmak ve vücudun kendini yenilemesi için daha az zaman anlamına geliyor. Aynı zamanda yorgunluk dikkat eksikliğinin de nedeni. Bu nedenle haftalık çalışma süresi ve fazla mesai sınırları düşürülmeli. Çalışanlara eğitimleri, kişisel özellikleri, tecrübeleri gözetilmeksizin ilave işler verilmemeli.
İş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesi sorumluluğu kanunen işverenlerdedir. Önlemlerin finansmanı ve organizasyonunda da işverenin aldığı kararların etkisi tartışılmaz. Ancak iş cinayetleri sonrası işverenler yargılanmazken cezalar günah keçisi haline getirilen iş güvenliği uzmanı, saha şefi, formeni vb. kişilere veriliyor.
İşyeri denetimleri için yeterli kaynak olmaması, her seçim döneminde denetimlerin askıya alınması, teftiş makamlarının iktidara doğrudan bağlı olmaları vb. denetim mekanizmasının işlememesine neden oluyor. İşyeri denetimleri için emek örgütlerinin de etkin olduğu bağımsız bir denetim mekanizması kurulmalıdır.
İş güvenliği önlemlerini yasaların ve tekniğin gereklerine uygun şekilde yerine getirmemiş işletmelerin faaliyetlerine izin verilmemeli, bu firmalar kamu ihalelerinden men edilmelidir.
Düşük ücretler sürekli fazla mesai yapmayı, emeklilik sonrasında çalışmayı zorunluluk haline getiriyor. Asgari ücret ve emekli aylıkları insanca yaşayacak bir düzeye çıkarılmalı.
Tarım ve inşaat işkolu başta olmak üzere sigortasız ve kuralsız çalışma koşullarına karşı caydırıcı tedbirler alınmalı.
Çocuk işçilik yasaklanmalı. Çocukların eğitim ve yaşamı devlet güvencesi altında olmalı. Meslek eğitimi ucuz işçiliğe dönüştürülmemeli.
Onlarca işçi işe gidiş dönüşü sırasında hayatını kaybediyor. Servis taşımacılığı ve yemek temini de işyeri denetimlerinin parçası haline getirilmeli.
Ülkemizde milyonlarca mülteci/göçmen işçi bulunmaktadır. Temel düzenlemelerden mahrum bırakılan mülteci/göçmen işçilerin çalışma, sağlık, barınma, ücret vb. güvenceleri sağlanmalıdır. Türkiyeli işçilerle mülteci/göçmen işçileri karşı karşıya getiren ücret ve çalışma politikalarından vazgeçilmelidir. Yine bu noktada bölge ülkelerini savaşın içine sürükleyen politikalardan uzak durulmalıdır.