Devrimci ve Komünist hareketin teorik birikimine karşın, pratikte işin gereklerine uygun davranmada sorunlu olması, geleneksel bir biçimde sınıfla bağlarının zayıflığı, önemli yapısal sorun ve zaaflarıyla birlikte, teoride yalpalamaların, politikada sapmaların tamamen olanaklı olduğu bir dönemden geçmekte bulunuyoruz.Ayrıca sınıf üzerinde burjuva ideolojisinin hegemonyasının sürdüğü, sendikal harekette parçalanmanın derinleşmekte oluşu ve sermayenin açık bir biçimde sendikasızlaştırma politikası gütmekte oluşu, sendikaların ve sınıfın reformist burjuva politikaların kuyruğunda gittiği, Türk şovenizminin güçlenmesine pek çok bakımdan uygun gelişmelerin üst üste bindiği, Türk şovenizminin ve ezilen ulus yurtsever milliyetçiliğinin sınıfı ulusal temelde bölmeye çalıştığı, sınıfın ileri kesiminin ve öncü işçilerin parçalanmış bulunduğu, sınıfın geniş yığınlarının ve hatta ileri kesimlerinin komünist harekete ve genel olarak illegal örgütlenmeye karşı güvensizlik içerisinde mesafeli dadandığı vb, gerçekleri, yukarıda ulaşılan sonucun, yani komünist hareketin zor bir konjonktürden geçmekte olduğu, teoride yalpalamaların, politikada sapmaların tamamen olanaklı olduğu uyarısının yerindeliğini güçlendiren diğer çok önemli unsurlardır. Bütün bu negatif ve aleyhte faktörlerin üst üste binmiş olmasının yarattığı büyük ağırlığa karşı durabilecek güç ve birikime, değerlere ve inanışa sahiptir.Ancak ister teori, isterse politikada ve pratikte devrime çalışmada bir savunma çizgisinde kalmak kabul edilemez bir durumdur, hayır aksine karşı durmak yetmez, durumu lehimize çevirebilmek için her cephede ve her alanda komünist hareketi işçi sınıfının, ezilen yığınların, devrimci ve yurtsever hareketin tüm olanaklarım değerlendirmek, sonuna değin zorlamak ve yaratılan devrimci değerleri koruyup, geliştirmek görevimiz var.Dönemin ve durumun zorluğu ortada. Gerçeklerden korkmayalım; ama durumun lehimize dönüşmesini olanaklı kılan nesnel olarak mevcut büyük devrimci olanakları kullanabilecek bir öncü iradenin böyle bir dönemde her zamankinden daha da önemli olduğunu da anlayalım.İşçi sınıfına karşı güvensizlik eğilimlerinin kışkırtmakta olduğu günümüz koşullarında, Marksizm’i bütün diğer devrimci ya da “sosyalist” ideolojilerden ayıran şeyin, burjuva toplumunun ve ücretli kölelik düzeni olarak kapitalizmin mezar kazıcısı ve yeni toplumun, sosyalizmin kurucusu olarak proletaryanın sonuna değin devrimci tek sınıf olduğu, bütün ezilenleri ve sömürülenleri kurtuluşa götürme güç ve yeteneğinin yalnızca proletaryada bulunduğu bilimsel gerçeğinde, ne kadar ısrar edilirse yeridir.Proletaryanın tarihsel rolü Marksizm tarafından keşfedilmiş ve bu keşif onun teorisinin temelini oluşturmuştur. Marksist sosyalizm anlayışının, politika, teori ve pratiğinin özünü ve odağını oluşturan da budur.Marksizm-Leninizm’in atomlarına değin ruhuna işleyen bu gerçekler üzerinde de, günümüz koşullarında ne kadar ısrar edilirse yeridir, zamanıdır. Bu noktadaki her gevşeme, burjuva ideolojisine verilmiş bir ödünden, teorinin bozulması ve proletaryanın öncüsü olma iddia ve misyonunda kararsızlığa düşmekten başka bir anlama gelmez ve asla kabul edilemez. Şu ya da bu gerekçeyle bir kez temel perspektif bozuldu mu, onu başka şeyler izler ve arkası gelir.Teoride sınıfın devrimci rolünün vurgulanması ve Marksist teorinin asla ihmal edilemez bu belirleyici öğesine sadakatve adeta dogmatikçe bağlılık yetmez. Bunun, onun politik mücadele tarzı ve pratiğinde; ajitasyon, propaganda ve örgütlenme çalışmalarında somut bir biçimde anlamını bulması, elle tutulur bir gerçeklik olarak kendisini göstermesi gerekir.Bu, teori ile pratiğin buluştuğu randevu yeridir. Böyle olduğu içindir ki, partinin inşası görevinin temel bir boyutu olarak komünist hareketin proletarya hareketine bağlanması, bir büyük pratik sınıf ordusunun hazırlanması sorunu, devrimci pratiğin en önemli ve can alıcı sorunudur. Bu, proletarya içerisinde komünistlerin yürüttüğü çalışmanın içerik ve örgütlenmesinin bir başka anlatımıdır. İşimiz, zor, çünkü; geleceği söz götürmez bir biçimde belirleyecek en devrimci işi, çeyrek yüzyıllık bir dönemdir ülkemiz komünistlerinin gündeminde çözümü bekleyen sorunu, sınıf hareketi ile sosyalizmi birleştirme, bir başka ifadeyle partiyi inşa etme işini, pratik olarak başarmak zorundayız.Gelecek, işte burada belirlenecektir. Asıl olan da, zorluklar karşısında günü kurtarma faydacılığına sapmak değil, tam bir kararlılık ve berrak bir görüş açısıyla, ısrarla geleceği kurmaktır. İşte bütün bunlar içindir ki, bu çalışmanın biçimi ve içeriğine dair sorunların açık bir kavranışına, devrimci bir eleştirisine ihtiyaç duyuyoruz.