Koronu virüsü nedeniyle emekçiler uzun bir dönem zorunlu olarak hapis hali yaşamak zorunda kaldılar. Zamanı verimli değerlendirmek her bakımdan önem taşıyor. Bunlardan birisi ortak filim seyredip tartışmanın yanında ortak kitap okuyarak yada okunan kitaplar üzerine tartışarak zamanımızı oldukça verimli değerlendirebiliriz. Küt ulusla sorunu bağlamında hatalı ve önyargılı bakış açılarını aşmak ve enternasyonalist bir perspektif kazanmak bakımından Lenin’in Ulusal sorun ve ulusal kuruluş savaşları sorunu başlıklı kitabını okumak oldukça yararlı olacaktır. Peki kitapta Lenin yoldaş nelere vurgu yapmaktadır.
Ulusal sorun ve ulusal kuruluş savaşları..!
mücadelesinin kat ettiği mesafeyi ve çok
uluslu bir coğrafya içinde yaşadığımız gerçekliğini dikkate aldığımızda,
devrimci hareketin gündemine Marksist bakış açısının pratik olarak kavranması
bakımından, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkından ne anlıyoruz, ne
anlaşılmalıdır sorunlarına doğru yanıtlar bulmak büyük önem taşıyor. Bunun için
Lenin’in, Ulusal Sorun ve Ulusal Kurtuluş Savaşları adlı eseri Marksistlerin
her zaman başvuracakları başucu kitabı olma özelliğini bugünde sürdürüyor.
Ulusların kendi kaderlerini tayin hakkının devrimci anlamı olan; siyasal ilhak
altındaki ve sömürge ulusların ayrı ve bağımsız bir devlet kurma özgürlüğü
Marksist bakış açısının kavranışında, devrimci hareket içerisinde
küçümsenmeyecek ölçüde yanlış algılama ve sosyal şovenist yaklaşımların
giderilmesine büyük ihtiyaç olduğu bir gerçektir. Özellikle modern
revizyonizmin batı kapitalizmine havlu atarak teslim olması ve ardından
emperyalizmin ulusları ve halkları birbirine boğazlatmaya yöneltmesinin
faturası, genellikle Marksist-Leninistlere çıkarılmaya çalışıldı.Ulusal sorunda
M-L’in çözüm olmadığı iddiaları aldı başını yürüdü. Bu uğursuz görüşlerin
yanlışlığını da ortaya koymak bakımından Lenin yoldaşın görüşlerinin döne döne
yeniden ortaya konması daha bir aciliyet taşımaktadır. Çağımızın temel sorunlarından
biri olan ezilen bağımlı, ilhak altındaki ve sömürgeulusların özgürlüğü
sorununa Marksistler her zaman büyük değer vermişlerdi. Veözel olarak Lenin;
sorunu proletaryanın emperyalist sisteme karşı devrimci mücadelesi
perspektifiyle, bu mücadeleyi daha genişkitlelere uluslara yaymak ve daha geniş
kesimlerle kitleleri harekete geçirme bakış açısıylaele almış, çözümlemelerini
üretmiştir. Somut’ta da gerçek bir, “uluslarhapishanesi” olan Çarlık
gericiliğine karşı kesintisiz devrim mücadelesiylebağlantılı olarak pratik
gelişmelere önderlik etti. Bu alanda, Lenin, “UlusalSorun ve Sömürgeler Sorunu”
eseriyle ulusal soruna ilişkin temelçözümlemelerini bir araya getirerek,
emperyalizm ve proletarya devrimleri çağı dönemince, uluslararası komünist ve
devrimci hareketin yolunu aydınlatmış ve aydınlatmaya devam
etmektedir.Lenin’in, ulusal soruna ilişkin yazılarında kırmızıbir çizgi gibi
kendini gösteren fikirlerden biri şudur; emperyalizm ulusal baskının ve
gericiliğini çok daha yoğunlaşması demektir. Ve demokrasinin temel
sorunlarından biri olan boyunduruk altındaki ulusların özgürlüğü sorununu ve
mücadelesinin önemi büyümüş, emperyalizme karşı dünya devrimi mücadelesinin
dünya çapında sorunlarından biri haline gelmiştir. “Tam demokrasiyi uygulamayan
başarılı sosyalizm olmazsa, aynı şekilde proletarya, demokrasi uğruna bütün
alanlarda tutarlı bir devrimci savaşım yürütmeden burjuvaziyi yenilgiye
uğratmaz.” (Lenin) Demokrasinin temel istemlerinden biri olan,“sömürgelerin
derhal bağımsızlığa kavuşturulması istemi de, bir dizi devrimler olmadan,
kapitalist düzende ‘gerçekleştirilebilir’ bir şey değildir…”“…buradan
çıkan sonuç; bu istemlerin,burjuva legalitesinin sınırları aşılarak, bu
sınırlar yerle bir edilerek,parlamentoda söylevlerle, sözde kalan protestolarla
yetinmeyerek, yığınları kesin eylemlere çekerek, her temel istem uğruna,
savaşımı yoğunlaştırıp,proletaryanın burjuvaziye saldırısına kadar, yani
burjuvaziyi mülksüzleştiren sosyalist devrime kadar vardırarak, bu sistemlerin,
reformist değil, devrimci biçimle formüle edilmesi ve eylemegeçirilmesidir.”
(Lenin)Soruna bu devrimci bakış açısıyla yaklaşan Lenin’e göre de mücadelenin
gerçeklerinin de gösterdiği gibi, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı
devrimci anlamı, açık ve berrak olarak ulusların ayrıve bağımsız bir devlet
kurma özgürlüğüdür. Bu nedenle, emperyalist ve gerici devletlere karşı,
proletarya, bazı hakları savunarak ilhakçılığı,sömürgeciliği, bağımlılığı
sürdürme sosyal şoven tavrını değil, ezilenulusların ayrı devlet kurma
özgürlüğünü, siyasi ayrılma özgürlüğünüsavunmalıdır. Burjuvaziyle çıkar bağları
nedenleriyle küçük-burjuva ve burjuvareformcuları, geçmiş tarihsel dönem
boyunca emperyalistlerin, gericiliğinkuyruğuna kitleleri takan ve devrimci
kitle hareketini bölen sosyal şoven birrol oynamışlar, oynamaya devam
ediyorlar. 1. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda,2. Enternasyonal oportünizminin
başlıca akımları, kendi burjuvazilerinin çıkarıiçin savaşa destek vererek
devrimi engelliyor, kitleleri talancı savaştakırdırmaya suç ortaklığı
yapıyorlardı. Bunun kaçınılmaz bir sonucu olarak dakendi burjuvazilerinin
sömürgeci boyunduruğu altındaki ulusların köleliğini savunuyorlar, kaba ve ince
sosyal şovenist bir politika izliyorlardı. Kautsky’nin ve Kautsky’cilerin Rus
emperyalizminin sömürgeleri üzerinde boyunduruğa karşı çıkarken; Alman
emperyalizmini savaşta ve ezilen ulusların sömürgeci boyunduruk altında tutma
desteklemesi, ulusların kendi kaderini tayin hakkını sosyal-şoven biçimde
savunması gibi. Ya da ulusların ayrılma hakkını açıkça ve kaba biçimde reddeden
2. Enternasyonal’in diğer sosyal şovenleri gibi. Geçmişte sosyal şovenler,
emperyalizmin büyük devletlerin iktisadi bakımdan ilerici rol oynadıklarını,
kitlelerin yaşam seviyesini yükseltici rol oynadıkları tezlerine dayanarak,
ezilen ve sömürge ulusların devlet kurma özgürlüğüne karşı çıkıyorlar, bu yolla
kitleleri aldatmaya ve ‘savunma savaşıyla’sosyal şovenizmi haklı kılmaya
çalışıyorlardı. Bugünde aynı doğrultuda ki tezlerin yanı sıra, Kürt ulusal
sorununda sosyal şovenler, sözde ‘emperyalizmin böl-yönet’ politikasına karşı
durma tezini, Kürt ulusunun ayrı devlet kurma özgürlüğüne karşı çıkmanın, kirli
savaşa açıktan destek sunmanın gerekçesi yapıyorlar. Aydınlık revizyonizminin
yaptığı tastamam budur. Lenin, “sosyalist düzende ulusların kendi kaderini
uygulamanın sosyalizme ihanet olacağını” ileri sürerken yalnızca diğer sosyal
şoven tezlere karşı değil, “Sosyalizmde bütünbaskılar gibi ulusal baskı da
kalkacaktır. O halde, sosyalizm gerçekleşene dekve sosyalizm gerçekleştiği
sırada da ayrı devlet kurma özgürlüğü içinmücadeleye gerek yoktur” ekonomist
tezlerine veya emperyalizm altında olanaksız olacağı için Doğu Avrupa’daki
bağımlı ulusların ayrılma özgürlüğüne hayır diyen teze de karşı çıkıyor.İlk
tezlerden birinci şık, ezen ulus proletaryasının,ancak sömürge ve ezilen
bağımlı ulusların ayrılma özgürlüğü için dövüşürse, sosyalizm için kendisini
-bütün uluslardan proleterleri-hazırlayabileceğini göremeyen ekonomist bir
mantık ve bu mantığa dayanan sosyal-şoven bir tezdir. Sosyalizm koşullarında
ise, baştan itibaren ayrılma özgürlüğünü içermeyen bölgesel özerklik biçiminde
veya federasyon biçimindeki birlikler, gerçekte ulusların özgürce birliğini
ifade etmiyorlar demektir. Böylesi, birlikleri savunmak,sosyalizm adına da olsa
şovenizmdir.Çünkü, ezilen ulusların tam özgürlüğünü gerçekleştirmeyen
sosyalizm, sosyalizm değildir. Bazı tezler ise kendileri, sosyalşoven
olmadıkları halde, emperyalist ekonomizm mantığına kapılarakveya Polonya
burjuvazisine karşı mücadele içinde ezilen ulus ulusallığına tepki olarak,
Avrupa’daki ezilen uluslar için ayrılma özgürlüğünü reddeden Rosa
Lüksemburg’ların düştüğü yanılgıyı ifade ediyor. Buda elbette, sosyal şovenist
bir görüştür. Çünkü, sömürgeci ilhaklara karşı olduğu gibi, yalnızca siyasi
ilhakı içeren ekonomik bakımdan gelişmiş ulusların boyunduruk altında
tutulmasına da devrimci proletarya karşıdır.Geri ya da yarı-sömürge ülkelerde
ilhakçı boyunduruk altındaki ulusların, Güney ve Kuzey Kürdistan’da Kürt
ulusunun ayrı devlet kurma özgürlüğüne, “ Emperyalizm bölünmeyi kışkırtıyor ”
gerekçesiyle,karşı çıkmak da kaba şovenist bir tezdir. Devrimci proletarya ve
komünistler,çağımızda emperyalist sistemde toplanmış her türden ulus baskıya
ilhakakarşı, ezilen ve sömürge ulusların ayrı devlet kurma özgürlüğünü savunur
ve bunu devrimci eylemle hayata geçirirlerken; emperyalist sisteme,burjuvaziye
karşı, anti-emperyalist, demokratik, sosyalist devrimleri hazırlama ve
başarmada, proletaryanın birliğini güçlendirmek, bilincini ve mücadelesini
geliştirmek için yaparlar.Ezen ve ezilen ulus proletaryasının birliğinin,önce
ayrı devletler kurmaktan geçerek veya demokratik federasyonun gerçekleşmesinden
komünistler kaçınmazlar, bunun için tavizsizce ezilen ulusların ayrılma
özgürlüğünü savunur ve gerçekleşmesi için mücadele yürütürler. Ulusal sorunda
doğru devrimci bakış açısını yakalamak ve her türden sapmaya karşı devrimci bir
duruş göstermek M-L’i derinden kavramaktan geçiyor.