Proletaryanın önderi Lenin’in en büyük amacı, kapitalizmin uzlaşmaz sınıf çelişkilerinden proleter bir dünya devrimi oluşturup toplumsal sınıf karşıtlıklarının olmadığı insan toplumunun tarihsel oluşumuna öncülük etmekti. Kendisi, Marksizm üzerine kurulmuş politik ve ekonomik bir teori olan Leninizm’in de kurucusudur. Leninizm, Marksizm’in çağın gereklerine göre hem kuramsal hem politik hem de ekonomik alanda, temel ilkelere bağlı kalarak yeniden uyarlanması olarak anlaşılır. Leninizm kavramı, yeni olgular ve yeni bilimsel gelişmeler doğrultusunda Marksizm’in yeniden üretilmesi gereği üzerinden değerlendirilir ve Marksizm’in devrimci ve bilimsel özüne uygun olarak geliştirilmesi olarak anlaşılır ve genelde Marksizm-Leninizm olarak anılır.
1917 Ekim devrimin mimarı olan Lenin yoldaş teorik-politik çözümlemeleri değil öngörülü çözümlemeleri ve örgüt teorisinde de devrimci yaklaşımlarıyla da Bolşevik partisinin çetrefilli durumlarda kolayca çıkmasını başardı ve sosyalizmin kuruluşuna önderlik etti ve yürünecek yolu gösterdi.
2. Enternasyonal oportünistlerinin sınıf barışı ve sosyalizme barış içinde geçiş teorilerini çürüttü. Devrimin hakim sınıfların zor yoluyla devrilmesi ve gerici devlet cihazının par çalanması ile gerçekleştirilebileceğini savundu. Sınıf işbirliğini reddetti. Proletaryanın bağımsız sınıf mücadelesini gerçekleştirmesi gerektiğini, bunun proletarya diktatörlüğünü i kurmaya varacağını ve proletarya diktatörlüğü altında da sınıf mücadelesinin süreceğini belirtti.
Lenin, 2. Enternasyonal’ in önderlerinden,”merkezci” Kautsky’ye karşı da mücadele yürüttü. Troçki’nin 2. Enternasyonal, oportünistlerinden hiç bir farkı olmadığını ispatladı. Onun karşı çıkar göründüğü emperyalist ilhaka, Almanyada emperyalist burjuvazisi adına karşı çıktığını ve Alman emperyalistlerinin başka ülkeleri ihlakını desteklediğini gösterdi. Kautsky’nin, allayıp pulladığı burjuva demokrasisinin; burjuva diktatörlüğü olduğunu belirtti. Burjuva devletini parçalayarak proletarya diktatörlüğünü kurmanın tarihi bir görev ve zorunluluk olduğunu ortaya koydu. Kautsky’ nin burjuvanin tercih ettiği bir politika olduğunu söylediği ve emperyalist burjuvaziyi bu politikanın yararlı olmasına inandırmaya çalıştı. Emperyalizmin özünü açıkladı. Emperyalizmin kapitalizmin üst aşaması olduğunu, tekellerin hakimiyet kurduğu, çürüyen ve can çekişen bir kapitalist gelişme aşamasını |temsil ettiğini belirtti. Emperyalizmi ve çelişkilerini tahlil ederek Marksizme önemli katkıda bulundu.
Lenin çeşitli konularda kah o, kah bu görüşü savunan ve Menşeviklerle parti aleyhine birleşen Troçki’ye karşı da aralıksız bir mücadele yürüttü. Özellikle Troçki’nin tek-ülkede devrimin gerçekleşemeyeceği, bir dünya devriminin gerçekleşebileceği görüşüne karşı durdu. Emperyalist dönemde kapitalist ülkelerin gelişmesinin eşitsiz olduğunu, emperyalizmin sömürge ve yarı sömürgeleri k atarak, bir “dünya sistem” oluşturduğunu belirtti. Devrimin, ekonomik gelişme seviyesi meselesi olmadığını, emperyalist zincirin en zayıf halkasından kırılmasıyla önce bir veya birkaç ülkede devrimin başarıya ulaşacağını savundu. Emperyalizm şartlarında tek tek ülkelerde sosyalizmin kurulabileceğini belirtti. Lenin, sömürge milletlere kendi kaderlerini tayin etme hakkını, sol gevezelikler ardına gizlenerek reddeden Piyatakov’a (Kievski) ve diğer “emperyalist ekonomistler”e karşı mücadele etti. Emperyalizm döneminde sömürge meselesinin büyük önemini ortaya koydu ve sömürgeler için milletlerin kendi kaderlerini tayin hakkını kesinlikle savunulması gerektiğini belirtti.
Lenin, Avrupa’daki “sol” komünistlere karşı da mücadele etti. Gerici sendikalarda çalışmama, her şart altında parlamentoyu boykot gibi taktiklerin hatalı olduğunu, partiyi yığınlarla bu çizginin partiyi yığınlarla birleştiremiyeceğini söyledi. Yığınların bulunduğu her yerde çalışmak gerektiğini ve illegal çalışmayla doğru bir şekilde birleştirilmek şartıyla, bütün legal (yasal) imkanlardan faydalanmak gerektiğini belirtti. Lenin “sol” komünistlerin görüşlerini, “çocukluk hastalığı” olarak niteledi.
Lenin, Sovyetler Birliği’nde bütün ekonominin yönetiminin “Bütün Rusya Üreticiler Kongresi”ne bırakılmasını isteyerek partinin rolünü, proletarya diktatörlüğünün önemini inkar eden ve kendisine “işçi muhaleteti” adını takan guruba karşı mücadele etti. Partinin yönetici rolünü ve proletarya diktatörlüğünün önemini vurguladı.
Lenin, partinin sendika ve Sovyetlerde öncü rolüne son vermek isteyen ve parti içinde hizip ve gruplaşma özgürlüğü isteyen “demokratik merkeziyetçiler”e karşı da mücadele etti. Görüşlerinin Menşevik özünü açığa çıkardı, parti disiplinini savundu.
Bu sıralarda ortaya çıkan “sol komünistler” grubu da benzer şeyler savunuyor, kitlelerle ilişkileri çıkmaza sokacak ve parti desteğini zayıflatacak tedbirler öneriyordu. Lenin “sol komünistler” grubunu da alt etti.
Lenin’in proleter ideolojisinin saflığını korumadaki kararlılığını örnek almalı ve Marksizm-Leninizm’i her türlü anti-Leninist akıma karşı savunmalıyız.
Leninizm için bugün en tehlikeli akım, reformist-revizyonist ve post-modern akımlardır.
Bugün bu akımlar Leninizm’in ehlileştirrek burjuvazinin çıkarlarına dokunmayan bir aziz konumuna getirmeye çalışıyor. Lenin’ i ve Lenin’in öğretilerini devrimci ruhunda»soyutlamaya ve tahrif etmeye gayret ediyorlar. Onların bunu yapmaktaki amaçları; devrimi yeniden ayağa kalkmasını önlemek,, sosyalizmi yoketmek, dünya proletaryası ve halklarını köleleştirmektir. Hayat Lenin’in şu sözlerini doğruladı:
“Hakim sınıflar, sağlıklarında büyük devrimcileri , bitmez tükenmez kovuşturmalarla ödüllendirirler; . teorilerine en azgın düş manlıkla, en vahşi bir kinle, en hayasız yalan ve iftira kampanyalarıyla karşılık verirler, ölümlerinden sonra ise, onları zararsız . azizler haline getirmeye, söz uygun düşerse, kutsallaştırmaya çalışırlar. Ezilen sınıfları ‘teselli etmek’ ve uyutmak için isimlerinin etrafını bir şöhret halkasıyla çevirmeye uğraşırlar. Böylece onların teorilerinin özü nü yok eder, onu alçaltır ve ihtilalci niteliğini köreltirler. İşte bu şekilde, burjuvaziyle oportünistler Marksizm’i ‘uzlaştırarak’ işçi hareketinin bağrında birbirleriyle buluşmaktadırlar.”(Devlet ve İhtilal)
Fakat hiçbir ihanet ve saldın Lenin’in devrimci mirasını ve Leninizm’in yükseklere çekilmiş bayrağını lekeleyemez. Lenin’in öğretisi dünyanın her tarafında yaşamakta, yeni zaferler için hazırlık yapmaktadır.
Lenin1in öğretisini istismar etmeye kalkan, her türden modern revizyonistlerin gerçek yüzlerini teşhir etmek ve reformizme-modern revizyonizme karşı mücadeleyi kararlılıkla sürdürmek bugün özellikle gereklidir. Bu sebeple, Lenin’ in oportünizme karşı öğretileri ve tavırları tüm proleter devrimciler ve gerek Marksist-Leninist örgütler için olağanüstü önem kazanmaktadır.
Başta ABD ve rusya emperyalist devletleri gelmek üzere empeyalistler arası hegemonya mücadelesinde yerel ve bölgesel savaşları artırırken günümüz şartlarında, savaşa karşı mücadele ve hazırlık görevlerini layıkıyla yerine getirmek, ancak Lenin’in öğretisini sıkı sıkıya kavramakla mümkün olabilir. Çünkü çağımız halen emperyalizm ve proleter devrimleri çağıdır ve Lenin’in öğretisi güncelliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir. O, dünya proletaryası ve halklarının elinde, emperyalistler, ve her türden oportünist ve revizyonistler için öldürücü bir silahtır.
Halkların devrim, milletlerin kurtuluş mücadelesinde Lenin’in şu çağrısı her zamankinden daha fazla önem taşımaktadır. ‘Bütün ülkelerin işçileri ve ezilen halklar, birleşiniz “
Devrimin başarıya ulaşması için gerekli en temel şart olan proletarya partisi üzerine Lenin’in öğretileri, sınıfı örgütleme savaşımında bize yol göstermeye devam ediyor. Lenin bize, çeşit ulus ve ulusal azınlıklardan proletarya ve emekçi halklarımızı öncü müfrezesine kavuşturmak göreviyle karşı karşıya bulunduğumuz bu gün, buna giden yolun her türden Marksizm-Leninizm aleyhtarı akıma karşı tavizsiz , ideolojik-siyasi mücadeleden geçtiğini kavramalı ve bu mücadeleyi yoğunlaştırmalıyız . Marksizm-Leninizm aleyhtarı her çeşit oportünist, revizyonist akıma karşı tavizsiz mücadelede Lenin’i örnek almalı, Lenin’in öğretilerinin saflığını gözbebeğimiz gibi korumalıyız.
Emperyalizm, faşizme ve faşizme, her türden gericiliğe karşı Anti-emperyalist demokratik devrim ve sosyalizm mücadelesinde, Lenin’ den ilham alalım, onun bir an olsun elinden bırakmadığı proletaryanın bayrağını daha da yükseklere çekmeye kararlığın olalım.
Dünya proletaryasının büyük önderi ve öğretmeni Lenin, 21 Ocak 1924’de hayata gözlerini kapadı. 98. ölüm yıldönümünde komünistler olarak Lenin yoldaşın proleter devrimci yolunda inatla ve ısrarla yürümeye devam edeceğiz.
Yaşasın Marksizm-Leninizm..!
Şan Olsun Leninizm’e..!