Komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaş 1 Ocak 1949 tarihinde Çorumun Sungurlar ilçesi Karakaya köyünde, yoksul Türk alevi bir aileni çocuğu olarak yaşama merhaba dedi. Kaypakkaya yoldaş, yoğun bir sınıf savaşımı sürecinden geçerek biçimlendi ve yetişti. 1966-67 öğrenim yılında girdiği İstanbul Çapa Yüksek Öğretim Okulu ve daha sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi’ndeki öğrenim sürecinde gençliğin yüksek anti-emperyalist ve anti-faşist kavgasının militan örgütçü bir savaşçısı oldu. Çapa Yüksek Öğretmen Okulu Fikir Kulübünü kurdu ve yönetti. Öğrenci gençliğin kitlesel örgütü Dev-Genç’in savaşımının ön saflarında, eylemlerin en başında yer aldı. Devrimci gençliğin, MHP’li ve şeriatçı sivil faşist çetelere, resmi faşist katiller sürüsüne karşı anti-faşist kavgasının militan bir öncü savaşçısı oldu. Bu aynı dönemde Kaypakkaya yoldaş, İstanbul proletaryasının grev eylemlerine, 15-16 Haziran büyük işçi direnişi ve Trakya köylerinde toprak işgalleri eylemlerine aktif olarak katıldı. Gençliğin devrimci kavgası içinde bir kaç kez kısa süreli olarak gözaltına alınarak cezaevine düştü. Faşist gerici mahkemelerde gençliğin ve emekçi halkın devrimci mücadelesinin haklılığını ve meşruluğunu savunurken, cezaevini bir okul olarak değerlendirerek kaldığı süre içinde cezaevlerinde teorik bilgi birikimini geliştirmede örnek bir çalışma gösterdi. Keza Kaypakkaya yoldaş, anti-emperyalist anti-faşist bu kavga sürecinde, bir yandan militan, örgütlü bir yönetici olarak gelişip, öne çıktığı gibi, öte yandan devrimci hareketin teorik ve politik sorunlarıyla ilgili olarak da kendisini geliştirip, yetkinleştirdi. TİP’in parlamenterist reformizmine karşı savaşım yürüten saflarda yer aldı. Türk-Sol’u, İşçi-Köylü ve PDA gazete ve dergilerinde yazılar yazdı. Ülkemiz devrimci hareketinin teori ve politika üreten yöneticilerinden biri konumuna geldi. 1970-72 sürecinde Kaypakkaya yoldaş içinde yer aldığı PDA-Şafak revizyonizmine karşı savaşım içinde, ülkemiz devrimci proletaryasının komünist öncüsünü Suphi TKP’sinden sonra 72 Nisan’ından sonra TKP/ML Hareketi adıyla doğmasına önderlik etti. Kaypakkaya yoldaş görüşleri ve savaşımı PDA-Şafak revizyonizminin şahsından Suphi’den sonraki 50 yıllık dönemde revizyonizmin-reformizmin ve parlamenterizminin hakimiyetine karşı savaşım demektir. Bu savaşım, Ş.Hüsnü revizyonizminin, Kemalizm kuyrukçuluğuna, TKP modern revizyonistlerinin reformculuğu ve işbirlikçiliğinden, Aran-Boran revizyonizminin parlamenterist, pasifist ve kaba reformculuğuna, M. Belli revizyonizminin reformcu darbe kuyrukçusu ve ulusalcı çizgisine, Türk şovenizmine karşı; devrimci proletarya ve demokratik halk hareketini, devrim ve sosyalizm savaşımının bağımsız bir çizgide yürütülmesi demekti. Bu bağlamda Kaypakkaya yoldaş, devlet devrim, demokratik halk iktidarı, kesintisiz devrim proletarya diktatörlüğü, sosyalizm ve komünizm, proletarya enternasyonalizmi, Kemalizm’e karşı tutum Kürt ulusunun kayıtsız, koşulsuz kendi kaderini tayin hakkı, TKP’nin oportünizmine tutum alarak sosyal emperyalizme karşı savaşım açma vb. alanında örgütsel ayrılığın ilanı olan Nisan 1973’den 1972 Ocak’ına kadar geçen yaklaşık 9 aylık süreç içinde bu görüşlerinin savaşımını yürüttü ve komünist hareketi ete-kemiğe büründürmeye çalıştı. Birçok devrimci akım Kemalizm, Kürt ulusal sorunu, TKP Ş. Hüsnü dönemi ve Sovyet sosyal emperyalizmine karşı uzlaşmacı ve hatta etkisi altında kalıp bu tabulara dokunmazken, Kaypakkaya yoldaş bütün bu sorunlara bilimsel bir yanaşım ve M-L bakış ele alarak çözüm getiriyor ve bunun kırılarak yolun açılmasında öncülük rolünü oynuyordu. Elbette Kaypakkaya yoldaş yalnızca teorik ve politik savaşım alanında değil, aynı zamanda örgütsel-pratik savaşım alanında da yetkili ve kararlı bir önder oldu. Oportünizmin teori-pratik arasına uçurum koyan hastalığına karşı, teori-pratik birliğini sağlayan kararlı bir devrimci özelliği geliştirdi. Olanaksızı ve kadro sıkıntısını gerekçe yaparak kendisini çalışmanın belirli bir alanıyla sınırlandırmayan Kaypakkaya yoldaş düşündüğü gibi yaşayan ve çok yönlü olarak kendisini yetiştiren ve yetkinleştiren bir önder olarak, hem teoriyi kurdu, hem örgütün iskeletini yarattı ve hem de bütün bu çalışmaların vücut bulması için yoğun ve enerjik bir pratik savaşım içinde oldu. Bitmez tükenmez enerjisi ve devrimci çabası iktidarı koparıp alma tutkusuyla her göreve koşan ve bizzat yoldaşlarına işin başına geçip göstererek yardımcı olan Kaypakkaya yoldaş, birçok askeri pratik işin yerine getirilmesinde de görev alarak bürokrat önderlik zihniyetinden uzak durmuştur. Kaypakkaya yoldaş komünist bir önder olduğunu düşmanla tutuştuğu en zorlu işkence savaşında da ortaya koydu. Kaypakkaya yoldaşın 12 Mart faşizminin Diyarbakır’da işkencehanelerde 3.5 ay süren ve işkenceci cellatları dize getiren komünist kızıl direnişi destansı bir direniştir. Ama yalnızca destansı değil, aynı zamanda devrimci proletaryanın sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya kurma amacına sarsılmaz bir inancın, bu amaca götürecek komünist çizgiye bağlılığın bir ifadesiydi. Bundandır ki, işkencede “ser ver sır verme” geleneğinin simgesi oldu. O günden bu yana faşist terörü fütursuzca saldırı ve işkenceleri altındaki devrimci ve komünistlere esin kaynağı oldu. Kaypakkaya, devrimci ve komünist harekette, faşist terörü dizginsizce sürdürdüğü, güncel savaşım zorlukları, tehlikeleri karşısında sarsılmadan savaşmanın ve özverinin, teorik ve politik sorunları çözmede, ideolojik yozlaşma, çürüme, düşkünleşme ve kararsızlığın, çeteleşmenin devrimci hareketi kuşatarak büyük zararlar verdiği, büyük bir yetişmiş önderlik krizinin devam ettiği bugünkü koşullarda, Kaypakkaya yoldaşın enginleri fethetme, Amerikan’cı devrimci pratiği ile Rus devrimci atılımını birleştiren komünist önder nitelikleriyle kuşanmak, onu yaşatmak ve yeni kuşaklara taşımak devrimci ve komünist hareketin çok daha fazla gereksinimi var. Komünist önder, yol açıcı ve komünist hareketi 50 yıl sonra ikinci kez ülkemiz topraklarında ayağa dikmiş olan Kaypakkaya yoldaşı, 18 Mayıs 1973 yılında 52. yıl önce 12 Mart faşizminin işkenceci cellatları MİT ve siyasi polis katletti. Cellatlar devrimci ve komünist harekete inançlı, kararlı ve yürekli ve her bakımdan yetenekli ve gelişkin bir önderden yoksun bırakarak, bilinçli bir saldırı yaptı. Böylece devrim ve sosyalizm savaşımına büyük kayıp verdirdiler. Ama onun komünist görüşleri, kızıl direniş ruhu ve savaşımının dalga dalga ülke sathına yayılarak milyonlara ulaşmasını, devrim ve sosyalizm kavgasında yaşamasını, yaşatılmasını engelleyemedilerGenç yaşında devrimci düşüncelerle tanıştı Hasan öğretmen okulunda Çapa gibi feda ruhu içinde ölümsüzlük? Nedir yaşamı sonsuzlaştıran olgu? Nedir en zor koşullarda devrim ve sosyalizmin umut bayrağını yukarı kaldırmak ? Bu soruya verilecek en doğru yanıt, yaşamın ortaya konuluş şeklidir, hiç kuşkusuz. Yani tüm insanlığın tek ve gerçek kurtuluş yolu olan yüce devrimci ve sosyalizm ideallerimiz, devrim ve sosyalizm uğruna savaşmak ve bu uğurda ” ölmek”tir dimdik ayakta. Büyük ideallerimiz için savaşmak ve ideallerimiz uğruna korkusuzca ölüm denizine atlamaktır. Özgür, sınıfsız, sömürüsüz bir eşsiz gelecek olan komünizm adına savaşan bir yaşamı ortaya koymaktır. Ve hiçe sayarak onursuzca yaşamayı, devrim ve komünizm davasının hizmetinde ölümü yaşayabilmektir. Teslim ederek bayrağı yoldaşlara, düşmektir davada tıpkı işkencecileri ininde yenen komünist önder Kaypakkaya yoldaş gibi. Ve feda etmektir yaşamı, hiç çıkarsız özgürlük ve sosyalizm uğruna. Evet budur ölümsüzleşmenin “sihri” devrim ve komünizm davasında şehit düşmek. Ve tam da budur tarihin burçlarındaki ölümsüzlük.Doğumunun 76.yılında komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşı komünist ideallerini bugüne taşıyarak onu daha da soylulaştırmak için anıyor ve Ondan öğrenip, Onun gibi engel tanımaz devrimciler olmak için erdemleriyle donanmak için onun ortaya koymuş olduğu çizgisini geliştirip, pratikleştirmek için için daha kararlı bir savaşım içinde yürüyeceğiz.