Altı ayda bir açıklanan
sendikalaşma verileri paylaşıldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının “6356
Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu Gereğince; İşkollarındaki İşçi
Sayıları ve Sendikaların Üye Sayılarına İlişkin 2024 Ocak Ayı İstatistikleri
Hakkında Tebliğ”i Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre 16 milyon 395 bin 275
işçiden yüzde 15,22’sine denk gelen 2 milyon 495 bin 423’ünün herhangi bir işçi
sendikasına üyeliği bulunuyor. Böylece, geçen yılın ocak ayında 2 milyon 330
bin 98 olan sendikalı işçi sayısı, 165 bin 325 kişi (yüzde 0,8) arttı.
Toplam 20 iş kolu arasında en fazla işçinin yer aldığı iş kolu, 4 milyon 222
bin 728 işçiyle “ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar” oldu. Bunu 1 milyon
976 bin 475 işçiyle “metal” ve 1 milyon 670 bin 363 işçiyle “inşaat” iş kolu
izledi. Hizmet-İş, 301 bin 456 üyeyle tüm işçi sendikaları arasında ilk sırada
yer aldı. Hizmet-İş’i 282 bin 715 üyeyle Türk Metal, 203 bin 424 üyeyle Öz
Sağlık-İş takip etti.
Söz konusu veriler alım gücünün düştüğü ve kölece çalışma koşullarının
dayatıldığı bir dönemde işçilerin örgütsüz ve sendikasız bırakıldığını gösteriyor.
Böyle bir dönemde işçilerin öz örgütleri olan sendikalara daha fazla yönelmesi
beklenirken ortadaki tablo işçi sınıfının içinde bulunduğu cendereye de ışık
tutuyor.
İşçi sınıfının bilincini hedef alan ideolojik-kültürel saldırılar ve gericilik
atmosferi işçileri yan yana gelmekten alıkoyan en önemli engellerden biridir.
Sendikalaşma hakkına yönelik sistematik ve kapsamlı saldırılar da işçileri
edilgenliğe iten bir diğer etkendir.
Yakın zamanda Özak Tekstil’de yaşanan gelişmeler, bir tekstil işçisinin sendikasını
seçme ya da değiştirme hakkını kullandığında karşılaşabileceklerinin ne
olacağına dair somut örnekler sundu. Sarı sendika Öz İplik-İş’ten istifa ederek
Birtek-Sen’e üye olan işçilerin ilk karşılaştığı saldırı işten atma oldu. İşten
atma saldırısını, Valilik yasağı, polis ve jandarma saldırısı, işçi ailelerinin
tehdit edilmesi, işçilere iftira atılması vb. saldırılar izledi.
Geçtiğimiz haftalarda sonuçlanan metal grup TİS süreci ise sendikalaşma
oranının görece yüksek olduğu metal sektöründe sendikalı işçilerin yaşadığı
açmazları gözler önüne serdi. Greve üç gün kala işçilere sorulmadan sözleşme
imzalanarak on binlerce metal işçisinin söz hakkı gasp edildi, talep edilenden
çok daha azına rıza gösterildi. En önemlisi de metal işçisinin bir sınıf olarak
irade koyabilmesinin önüne geçildi.
Çalışma Bakanlığı’nın son verileri hem sermaye devletinin saldırılarına hem de
mevcut sendikal bürokrasinin ihanetlerine rağmen sendikalı olmak isteyen
işçilerin sayılarında artış olduğunu gösteriyor. Var olan koşulların ağırlığı
tüm saldırılara rağmen işçileri yan yana gelmeye zorluyor. İşçilerin ilk
çaldıkları kapılardan biri de sendikalar oluyor. Sendikaların gerçek işlevini
yerine getirebilmesi ve işçi örgütleri olabilmesi ancak tabana dayalı
örgütlülük ve fiili-meşru mücadele anlayışı ile sağlanabilir. İşçi sınıfı
etrafındaki bu cendereyi ancak böylesi bir mücadeleyle parçalayabilir. Ağır
sömürü koşullarına, taşeron köleliğine ve sendikal bürokrasiye karşı sınıf
sendikacılığı perspektifiyle işçilerin sendikal örgütlülüğü için mücadele
etmeliyiz.isranbul