14 Mayıs
seçimlerinde Kürt illerinde muhalefet partisi CHP oylarını artırdı. HDP de 2018
seçimlerine oranla bazı illerde oy kaybı yaşadı. HDP’nin CHP ile kurduğu
ilişkinin bu kayba neden olduğu yönünde görüşler hakim olsa da, buna karşı
çıkanlar da var. HDP’nin baskılarla karşı karşıya olduğu, siyaset alanının
daraltıldığı ve bunun seçimlere etki ettiği de konuşuluyor. Dicle Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, Rawest Araştırmalar Müdürü
Roj Girasun ve Siyaset Bilimci Dr. Hasan Kılıç Artı Gerçek’e değerlendirdi.
14 Mayıs’ta yapılan seçimlerde Yeşil Sol Parti’nin destekleme kararı aldığı
muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu Kürt illerinde en çok oy
alan aday oldu. HDP’ye yönelik baskılar, Kürt meselesinde güvenlikçi
politikalar yürütülmesi, iktidarın milliyetçi dil kullanması Kürt seçmende
Erdoğan karşıtlığını geliştirmişti. Yeşil Sol Parti’nin “Bir oy Yeşil Sol
Partiye, bir oy Kılıçdaroğlu’na” şeklinde kampanya yürütmesi bu desteğin
sağlanmasına neden oldu. Ancak Yeşil Sol Parti açısından beklenmedik bir sonuç
ta çıktı. Bazı illerde oy kaybı yaşandı. Oy kaybının yaşandığı kentlerden biri
de Diyarbakır’dı. Diyarbakır’da HDP’de olan bir milletvekili CHP’ye geçerken,
Batman’da ise yurt dışı oylarının sisteme dahil etmesi ile Batman’da bir
vekilde AKP’ye geçti. Oy düşüşün yaşandığı Yeşil Sol Parti’nin güçlü olduğu Van
gibi kentlerde CHP’nin oylarında artış yaşandı. Van yansı sıra Mardin ve
Urfa’da da benzer durum yaşandı.
AKP’NİN OYLARI MHP VE YENİDEN REFAH PARTİSİNE KAYIYOR
AKP açısından da durum benzerdi. AKP’nin güçlü olduğu kentlerde kaybettiği
oylar MHP ve Yeniden Refah Partisine geçtiği görülüyor. Bingöl bu kentlerden
biri. 2018 seçimlerinde AKP 80 bin 22, HDP 38 bin 803, MHP 8 bin 502 ve CHP 8
bin 502 oy almıştı. 2023 seçimlerinde AKP 58 bin 539, MHP ise 20 bin 315,
Yeniden Refah Partisi ise 15 bin oy aldığı görülüyor. AKP’nin 2018 seçimlerinde
aldığı oyların yüzde 40’ına yakını bu iki partiye geçtiği görülüyor.
Benzer durum Kars’ta da yaşandı. AKP 2018’de 53 bin 620, MHP 10 bin 309 oy
almıştı. 2023 seçimlerinde AKP’nin oyları 37 bin 567’ye düşerken, MHP oylarının
ise 14 bine yükseldiği görülüyor. Yeniden Refah Partisi oyları ise 2 bin 851
olduğu görülüyor. AKP’nin oy kaybı yaşadığı bu ilde oyların MHP ve Yeniden
Refah Partisine gittiği görülüyor. Erzurum’da AKP 2018 seçimlerinde 232 bin
168, MHP ise 79 bin 731 oy aldı. 2013 seçimlerinde AKP’nin oylarının 191 bin
956’ya, MHP’nin ise 73 bin 874’e düştü. Ancak Erzurum’da oyların kaydığı parti
MHP değil, Yeniden Refah Partisi oldu. İlk defa seçimlere giren Yeniden Refah
Partisi 21 bin 816 oy aldığı görülüyor. Bu kentler yanı sıra Siirt, Urfa’da
benzer durumlar yaşandığı görülüyor.
KAPATMA DAVASI, GÖZALTI VE TUTUKLAMALAR
Kürt illerinde AKP’nin oyları ittifak içindeki partilere geçse de mevcut
milletvekili sayısını değiştirebilecek düzeyde değil. HDP açısından ise durum
farklı. Hakkında kapatma davası bulunduğu için Yeşil Sol Parti listelerinden
seçime girmek zorunda kaldı. Aralarında parti yetkililerinin de bulunduğu
yaklaşık 20 bin kişi ya tutuklandı, yada haklarında davalar açıldı. Parti çalışanlarının
bir çoğu haklarında açılan davalar sürüyor. Ancak tüm bu baskılar olmasına
rağmen HDP’de yaşanan oy düşüşü ile ilgili de tartışmalar sürüyor. Oy kaybı
neden yaşandı? Bunda ittifak tartışmalarının etkileri varmıydı? TİP ile yaşanan
sorunlar. CHP ile ilişki biçiminin etkisi. Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Vahap Coşkun, Rawest Araştırmalar Müdürü Roj Girasun ve
Siyaset Bilimci Dr. Hasan Kılıç Artı Gerçek’e konuştu.
HDP NEDEN OY KAYBETTİ?
HDP’nin 2018 seçimlerine oranla bir milyondan fazla bir oy kaybı yaşadığını
hatırlatan Vahap Coşkun, bu düşüşün nedenini başlıklar halinde sıraladı.
HDP’nin tabanını muhalefete aşırı angaje etmesi, seçim barajının yüzde 10’dan
yüzde 7’ye indirilmesi, ittifak siyaseti- TİP tartışması ve Cumhurbaşkanı
adayının çıkarmaması olduğunu söyleyen Coşkun, HDP açısından oy kaybına neden
olan hususları sıraladı:
Birinci HDP’nin CHP ile kurduğu ilişki. Muhalefete aşırı angajman HDP
seçmeninin bir kısmının CHP’ye geçmesine yol açtı. 2019 yerel seçimlerinde ve
bu seçimde CHP adaylarının desteklenmesi HDP seçmeninin bir kısmında CHP’ye oy
verme davranışı geliştirdi. HDP seçmeninin eli özellikle büyük şehirler ve
metropol kentlerde CHP’ye oy vermeye alıştı. Bu CHP’nin oyunu bir miktar
yükseltirken, HDP oyunda bir azalmaya sebebiyet verdi.
Bir diğer neden baraj meselesidir. Seçim barajı yüzde 10 iken HDP tabanı ve
yönetimi daha motive bir şekilde hareket ederek, oy kaybının gerçekleşmemesi
için azami bir çaba sarf ediyordu. Baraj yüzde 7’e çekilince bir rahatlama
oldu. HDP her halükarda barajı aşar hissiyatı HDP’ye oy veren bazı seçmenlerin
oy vermemesini beraberinde getirdi. Stratejik oy HDP’ye artık akmaz oldu. Buda
HDP’nin kayıplarından bir tanesini oluşturdu.
TİP TARTIŞMASI
Üçüncüsü ise ittifak siyasetiydi. Ben HDP’nin ittifak siyasetini başından beri
yanlış görüyorum. Yani Türk soluna aşırı bir alan açma, aşırı bir angajman
onlarla birlikte hareket etme zaten HDP’nin tabanında tepki çeken unsurlardan
bir tanesiydi. TİP ile yaşanan gerilim, TİP’in HDP listelerinden girmemesi,
buna rağmen ittifakın içinde sayılıp barajı geçer hale gelmesi, bazı yerlerde
TİP’le mücadele etmesi, TİP’e giden oyların HDP’ye gelebilecek milletvekili
sayısını azaltması, HDP’li seçmenlerin tepkisini çeken unsurlardan bir tanesini
oluşturdu.
SEÇİM BARAJININ DÜŞÜRÜLMESİ
Birde HDP’nin daha yapısal sorunları var. HDP’nin söylem düzeyinde problemi
var. Söylemini genişletmesi, kapsayıcı bir dil oluşturması lazım. Kadro
düzeyinde problemi var. Toplumun farklı kesimlerine hitap eden aktörlerin HDP
siyasetinde daha fazla ve daha merkezi bir konumda yer alması gerekiyor.
Demirtaş’tan sonra HDP’de kamusal bir aktör oluşturma, sadece HDP seçmeninden
değil, diğer toplumsal kesimlere seslenecek siyasi aktörler oluşturma
noktasında ciddi bir zaafının olduğunu görüyoruz. Bu gibi unsurların hepsi
toplanınca HDP yüzde 8.7 gibi bir oy oranında kaldı.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNDE ADAY ÇIKARMAMASI
Cumhurbaşkanı adayı çıkarmaması: HDP o konudaki tavrını, siyasetini, bence
uzunca bir süre önce belirlemeliydi. 2023 seçimlerine kendi adayımızla gideriz
diyerek seçmenini, tabanını hazırlamalı ve bunun üzerinden seçime gitmeliydi.
Çünkü HDP içerisinde bir grup HDP’nin kendi adaylarıyla seçime girmesini,
ikinci tura kalacak olan seçimlerde anahtar bir pozisyon üstlenmesinin doğru
olacağını söylüyordu. Bir başka kanaat ise seçimlere çok uzun bir süre varken
aşırı derecede muhalefete angaje siyaset izledi. Tabanını da buna uygun hale
getirdi. Öyle bir noktaya geldi ki artık HDP’nin artık aday çıkartma ihtimali
kalmadı. Tabanını muhalefetin adayına göre hazırlamıştı, söylemleri ile
muhalefeti destekliyordu. Artık HDP bir aday çıkarsa bile kendi tabında fireler
yaşayacaktı. HDP iki ittifak arasında net bir tavır sergileyip ‘Kendi
adayımızla seçime gireceğiz, herhangi bir ittifaka girme talebimiz yok. Seçim
ikinci tura kalırsa o zaman değerlendirme yaparız’ gibi bir politika
oluşturabilirdi. Ama bu politika dün, yada bugün oluşturulacak bir politika
değildi. Seçimlerden bir yıl, bir buçuk yıl önce oluşturtulması gereken bir
politikaydı. O zaman HDP’nin rolü daha fazla olabilirdi. Muhalefete, muhalefet
adayına muazzam bir derece angaje olan bir siyaset HDP’nin aday çıkarmasını
imkânsız kıldı.
BARAJ AŞMA MOTİVASYONU VE SÜRÜKLEYİCİ LİDERLİK YOKSUNLUĞU
Rawest Araştırmalar Müdürü Roj Girasun’da benzer görüşte. Özellikle HDP’nin
baraj aşma motivasyonun olmamasının oy kaybının en büyük nedeni olduğuna işaret
eden Girasun, HDP açısından oy kaybına neden olabilecek sorun alanlarını
sıraladı. HDP’nin sürükleyici liderlikten yoksun olduğunu belirten Girasun,
HDP’nin destek verdiği ittifakın iktidara gelmesi durumunda iktidar koalisyonun
bir parçası olduğu izlenimini yaratamamasının da sorun teşkil ettiğini söyledi.
CHP’NİN DEĞİŞEN SİYASETİ VE ALEVİ OYLARI
İktidarın HDP’ye yönelik baskıların, gözaltı ve tutuklamalarında bunda ekişi
olduğunu ifade eden Girasun, teşkilatlar üzerindeki baskıların taşrada siyasal
etkiyi azalttığı tespitinde bulundu. Bir diğer unsurun CHP’de değişen siyaset
olduğunu belirten Girasun, şunları söyledi:
“CHP’nin oy verilebilir bir partiye dönüşmesi yani daha doğrusu Kürtlükle
barışık bir devlet partisi kimliği kazanması. AK Parti’li Kürtlerde çözüm
süreci travmasının etkilerinin devamı. Türkiye İşçi Partisinin kentli sosyal
demokrat HDP’li oylarını parçalaması. Demirtaş’ın 2014 Cumhurbaşkanlığı
seçimleri adaylığı sonrası Kürt siyasetine eklemlenmeye başlayan Kürt
Alevilerin Kemal Kılıçdaroğlu faktörü sebebiyle CHP’ye yönelmesi. Aday
listelerinin heyecan yaratamaması.”
Girasun, tüm bunların HDP’nin oy kaybına neden olan faktörler olduğunu söyledi.
‘HDP PARTİ OLARAK KONUMUNU NETLEŞTİREMEME SORUNU YAŞADI’
Oy kaybına neden olan genel eleştiriler “HDP’nin CHP’ye alan açması” ve
“Muhalefet partilerine angaje” yönünde görüş ağır olsa da buna karşı çıkanlar
da var. HDP siyasetini yakından takip eden Siyaset Bilimci Dr. Hasan Kılıç
bunlardan biri. “HDP muhalefete angaje olma değil, parti olarak konumunu
netleştirememe sorunu yaşadı” diyen Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Esasında HDP, Üçüncü Yol çizgisine daha yakın bir konumda duruyordu.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde kaybettirme, Parlamento seçiminde de kazanma
şeklinde bir stratejik hat vardı. 31 Mart 2019 seçimlerindeki strateji farklı
ölçekte uygulanmaya çalışıldı. Öte yandan HDP’nin seçim beyannamesindeki tespit
ve vaatlerine baktığımızda, muhalefetten fersah fersah uzakta olduğunu, Kürt
meselesi başta olmak üzere birçok konuda ayrıştığını görebiliriz. Bu da angaje
olmayı imkânsız kılan boyutlardan biri.
CHP’NİN OY ARTIŞLARI
Fakat propaganda sürecinde dozajın iyi ayarlanamaması gibi bazı nedenler oy
kayıplarında etkili oldu diyebiliriz. Yani stratejik hat, taktik hatalarla
yıpratıldı. 2018 yılındaki seçime göre CHP’nin bölgedeki oy artışları dikkat
çekicidir. Üç büyükşehre baktığımızda Diyarbakır’da 2018’de yüzde 2,5 oy almışken
2023 yılında yüzde 8,2 oy almış; Mardin’de oylarını yüzde 3,3’ten yüzde 7,1’e
çıkarmıştır. Van’da ise 2,6 olan oy oranı 8,7’ye çıkmıştır. Bu oy artışlarının
çok sayıda gerekçesi olsa da bu artışların konjonktürel olduğunu söylemek
gerekiyor. Dolayısıyla Yeşil Sol Parti’nin bölgedeki oy kayıplarının sosyolojik
ve siyasal bir dönüşüme işaret ettiğini söylemek zor.
‘YEŞİL SOL PARTİ KENDİ TABANININ DUYGUSUNU DOĞRU OKUYAMADI’
TİP ile ilgili yaşanan sürecin de stratejik olarak doğru, taktik olarak hatalı
olduğunu söyleyebiliriz. TİP ve diğer partilerle kurulan Emek ve Özgürlük
İttifakı, önemli bir stratejik hamleydi. Fakat TİP ile tartışmaların yaşandığı
süreçte, Yeşil Sol Parti’nin kendi tabanının duygusunu doğru okuyamadığını, TİP
tartışmasını zamana yaydığını ve böylece sürecin yıpratıcı niteliğinin öne
çıktığını ifade edebiliriz. TİP’le seçim ittifakı değil, mücadele ortaklığının
kurulması hem TİP ve Yeşil Sol Parti için hem Türkiye halkları için hem de
seçim sonuçlarına etkisi bakımından daha güçlü çıktılar üretebilirdi.”
ZAMANLAMA PROBAGANDA SÜRECİNİ ETKİLEDİ
Bir diğer tartışma HDP’nin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmaması.
Yeşil Sol Parti’nin, Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini 6 Şubat depremlerinden
sonra açıkladığını hatırlatan Kılıç, depremin Türkiye’de ciddi bir yeniden
düşünme ve karar alma süreçlerini beraberinde getirdiğini söyledi. Dolayısıyla
aday çıkarmama tartışması yerine Kılıçdaroğlu’na destek açıklamasının
zamanlamasıyla ilgili bir sorun yaşandığı tespitinde bulunan Kılıç, şunları söyledi:
“Zamanlamanın iyi olmadığını, Yeşil Sol Parti’nin güçlü olduğu seçim
bölgelerinde CHP’deki oy artışlarından izleyebiliyoruz. Kılıçdaroğlu’na
desteğin erken açıklanması, ister istemez bu destekle ilgili daha fazla
propaganda yapılmasına neden oldu. Bu da propagandanın eksenini stratejik
siyasal konumdan uzaklaştırarak özne eksenine kaydırdı.
‘HDP PARTİ KAPATMALARI, GÖZALTI VE BASKILARLA SEÇİME GİRDİ’
Yeşil Sol Parti’nin kendi adayını çıkarması durumunda daha güçlü olacağı,
seçimi ikinci tura taşıyacağı gibi ihtimaller üzerinden çeşitli projeksiyonlar
ve çıkarımlar üretmek mümkün fakat bu biraz kehanet boyutunu içerebilir.
Tersten soralım; Yeşil Sol Parti kendi adayını çıkarsaydı ve Erdoğan ilk turda
kazansaydı -ki çok az bir farkla seçim ikinci tura kaldı- bugün Yeşil Sol
Parti’nin neden kendi adayını çıkardığı tartışılıyor olacaktı. O yüzden farz-ı
misaller üzerinde hak ettiğinden fazla durmak yerine, seçim sonuçlarını doğru
değerlendirmeye vakit ayırmak daha kıymetli gibi görünüyor.
Bu değerlendirmeyi ise farz-ı misaller üzerinden değil, sosyolojik ve siyasal
olgular üzerinden yapmak gerekiyor. Ayrıca terazinin öteki kesesine bakmak etik
bir gerekliliktir. HDP kapatma davası, Kobane davası, gözaltılar, yaygın
kriminalizasyon ve bunun sokağa yansımaları gibi çok sayıda engelleyici ve
zorlayıcı nedene rağmen Yeşil Sol Parti’nin demokratik siyasetteki kazanımları
ve bunlara sahip çıkma ısrarı bu ülke açısından büyük bir şanstır.