Ezilen ve Sömürülenler Gerçek Özgür Bayramlarını Yaratma Dileğiyle…!

Şeker Bayramı Çeşitli Ulus ve Ulusal Azınlıklardan Emekçi Halklarımız İçin Eşitlik, Özgürlük Kavgasında İleriye Doğru Atılmış Bir Adım Olsun..! Biliyoruz ki bayramlar halkların tarihinde genelde dostluktur, dayanışmadır, paylaşmadır, birliktir, kardeşliktir, yardımlaşmadır.

Ne yazık ki Saray faşizminin, umudun ve özgürlüğü, eşitliği ve adaleti kurşun yağmuruna tuttuğu, gözaltı terörüyle yüzlerce emekçi ve genci işkence ve zulüm sonunda zindana attığı, sokaklarda polis zulmünün sınır tanımadan sürdürdüğü, Türkiye Kuzey Kürdistan’ın da emekçi halklarımız, faşist baskı, zulüm, yoksunluklar ve yokluklar zinciri ile bağlanmış; anne karnındaki bebeklerin bile borçlandırıldığı ahlaksızca bir vurgunu, soygunu, açlığı kalıcılaştırmak için sınır tanımaz faşist şiddetin, yalanın ve talanın mümkün olan her biçimine başvurulmaktadır. Göğümüzde hiç bir yıldızın gülümsemesine tahammül edilmiyor, ezilirken ve sömürülürken bile emekçilerin sesinin çıkması istenmiyor. Yolsuzluğu, soysuzluğu, sömürüyü ve asalaklığı egemen kılmak üzere el ele veren insanlık karşıtı dinci faşist bilumum gerici güçlerin tüm iddialarının, niyetlerinin ve hokkabazlıklarının aksine; tüm değerleri yağmalanan, umudu karartılan, geleceğe dair tüm düşlerine kibrit suyu dökülmeye çalışılan çeşitli ulus ve ulusal azınlıklardan Türkiye halklarının gönlünde, eşitlik, özgürlük ve devrim çiçeklenmeye ve alttan alta patlama ögelerini biriktirmeye devam ediyor. İstendiği kadar kara propaganda ile gönülleri ve beyinleri çelmeleyici adımlar atılsın; güzelliğin çirkinliğe, özgürlüğün tutsaklığa üstün gelmesi faşist baskı ve zulümle asla önlenemeyecek; insanlığı finale taşıyan kavga sesleri yetti artık diyerek polis barikatını yıkarak okullarda sokaklara akan gençliğin ,emekçilerin korku duvarlarını parçalayarak; ” Her yer Saraçhane Her yer Direniş, Kurtuluş Yok Tek başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz , Direne Direne Kazanacağız vb. şiarlarıyla duvarları dövmeye devam edecektir.Bu vesile ile sömürü ve yoksulluğun olmadığı, emekçilerin dini duygularının bireysel ve politik çıkar hesaplarıyla istismar edilmediği adalet, eşitlik, özgürlük, insan hakları ve barışın egemen olduğu, panzerlerin çiçekleri suladığı; insanların etiketlerini bir kenara bırakıp birbirine sadece “insan” gözüyle baktığı; paranın, rekabetin ve bencilliğin, faşist baskı, terör, işkence, zindan değil, paylaşmanın, emeğin, sevginin hüküm sürdüğü; beton yığınlarının arasında değil doğanın kucağında yerleşim yerlerinin olduğu; faşist ve gerici şiddetten arınmış daha özgür, daha adil devrimin egemen olduğu Türkiye Kuzey Kürdistanda , çocukların işkence edilip ,tecavüze tacize uğrayıp zindana atılmadığı, açlıktan ölmediği ve devlet tarafından katledilmediği, kadın katliamlarının son bulduğu, anaların ve sevgililerin gözyaşı dökmediği, özlemlerin bittiği, aşkın ölesiye yaşandığı, işkencelerin tecritlerin, cinsel, sınıfsal ve ulusal baskınların yaşanmadığı, zindanların yıkıldığı, korkuyla üzüntüyle yaşamadığımız, savaşların olmadığı, en büyük acının sevgisizlik olduğu yeni bir dünyada türkülerimizin farklı coğrafyalardan, ayrı dillerden aynı amaç için hep birlikte söylendiği, kadın, erkek, genç yaşlı demeden; din, dil, ırk ayrımı yapmadan tüm emekçi halkımızın tek yürek olup halaya durduğu, insanlığın üzerine doğan en güzel devrim ve sosyalizm güneşini birlikte izlediği, yeryüzünün aşkın yüzü olduğu tüm emekçi halklarımızın şeker bayramını kutlu olsun. Faşist zulüm ve acılar yenilecek çocuklarımız sokaklarda özgürce dolaşarak şeker yiyebilecekleri özgür bayramları kavgayla koparıp alacağız. Dahası, ezilen ve sömürülenlerin gerçek bayramı devrimi zafere taşımak için ; eşitlik-özgürlük ve Devrim İçin Daha çok Çalışmalıyız…!