Tarihsel her ilerleme büyük fedakârlıkları içerir. Devrim bir yıkma, yaratma, yeniden kurma feda olma eylemidir. Günümüzdeki tarihsel eylem de sömürü ve zulüm düzeni kapitalizmin yaratmış olduğu tüm adaletsizlikleri, yolsuzlukları, çürümüşlükleri ortadan kaldırmayı hedeflemek zorundadır. Keza yeni devrimci-demokratik bir düzenin temellerini atarak en ileri toplumsal düzene ulaşmak için yalnız fedakârca mücadele etmek yetmiyor. Bu fedakârlığa sistem kazandıracak düşünsel ve zihinsel bir değişim de gerekiyor. Kuşku yokki, yapılacak fedakârlığın boyutunu belirleyecek olan da bu zihinsel değişimin düzeyidir.Sürekli yenilenmek, kendimizi aşarak ilerlemek düşünsel boyuttaki değişimden, devrimci militan pratikten bağımsız değildir. Dolayısıyla kendisini aşmaktan söz eden her militanın öncelikle yukarıda altını çizdiğimiz görevleri yerine getirmede samimi bir duruş sergilemesi gerekir. Bu demektir ki, devrimci militan pratikten yoksun bir aşma, yenilenme düşüncesi sınıf savaşımı açısından bir değer taşımaz. Yenilenmek, mevcut olanı aşmak gerektiği vurgusu yapan herkesin bu söyleme uygun bir pratik tutum takınmasını gerektirir.Yeni olarak ortaya konulan her düşüncenin kendine bir tartışma alanı bulmasının yolu da düşünce sahibinin söylemi ile pratiği arasındaki uyumdan geçer. Yenilenmek, tecrübelerden ders çıkarmak, sınıf mücadelesinde, örgütlü yaşamda kendimize biçtiğimiz misyondan bağımsız değildir. Doğru okumak, doğru anlamak yarına dair yaptığımız planlarda gizlidir.Sözgelimi, hep geçmişe dair konuşan, olumsuzluklar dışında hiçbir şey hatırlamayan bir devrimcinin geleceğe dair de planları olamaz. Bu bakış açısının yön verdiği bir tartışma geleceğe yürümek için geçmişten ders çıkarmayı içermez. Bilakis bu sığ tartışmalarla, gelecek geçmişin “olumsuz” çöplüğüne gömülür. Umut, yerini umutsuzluğa bırakır. Oysa devrim kavgası; süreci doğru okumaya çalışan, yeniye ulaşmada ısrarlı ve kavgayı büyütmede kararlı güçlerin omuzları üzerinde yükselir.BeğenYorum YapGönderPaylaş