Tarih yaprakları 8 Aralık 2021 tarihinde gösterirken İngiltere’nin Londra kentinde çoklu organ yetmezliği sonucu Haci Köz yoldaşı kaybettik. Tam 2 yıl Haci yoldaşsız geçti. Söz vermişti ayağa kalkacaktı, hatta ilk tehlikeli dönemi atlattım haberini ilettiğinde sevinçliydi ve uzun bir görüşme yapmıştık. Hastalığı önemli ölçüde atlattığını ifade ederken gözleri parlıyordu. Uzun yıllardır kahrolası böbrek yetmezliği yaşıyordu. Hemen her hafta diyalize giriyordu. Diyalize gittiği gün mutlaka uzun sohbete etmek isterdi. Bende zaman ayırıp kendisiyle Türkiye ve dünyadaki politik gelişmeler, örgütlü mücadele, zorluklar, insanların savrulmaları vb. üzerine değerlendirmeler yaparak diyalizin yorucu etkisini aşağıya çekmiş olurduk. Haci Köz yoldaş 1950 yılında Elbistan’ın Kösolar köyünde Kürt ama bilge bir Alevi babanın oğlu olarak dünyaya gelmişti. Haci yoldaş ailenin tek erkek çocuğu olması nedeniyle korunup kollanmış ama hiç bir zaman bunu başkalarını ezmek yada küçümsemek amaçlı kullanmamış, olgun, mütevazi, paraya-pula değer vermeyen ama yoldaşlığı, dayanışma ve paylaşımı el üzerinde tutan doğal komünist özellikler taşıyan yoldaşlardandı.
Her gittiği yere örgütü taşımayı bilen ve beceren, üzerine düşen devrimci görevleri, büyük-küçük demeden yerine getirmekten tereddüt etmeyen Haci yoldaş için her şeyden önce davası ve yoldaşları gelirdi.
Aldığı görevleri bir sanatçı titizliğiyle yerine getiren ve etrafındaki yoldaşlarına güven veren Haci yoldaş daha genç yaşında TKP-ML hareketine sempati duydu ve Kaypakkaya’nın temellerini attığı komünist örgütün hata ve zaaflarından arındırarak gelişip yetkinleşmesi kavgasında karınca kararınca üzerine düşün devrimci görevleri yerine getirmekten geri durmadı. Yaşam nokta koyana kadar yaşamını devrimci olarak örgütledi ve örgütsüzlüğün adeta moda olduğu bir dönemde, asla örgütsüzlüğe geçit vermedi. TKP-ML Hareketinin devamcısı KP-İÖ saflarında yerini alan Haci yoldaş yaşama nokta koyana kadar örgütün bir sağlam ileri taraftarı olarak mücadelenin gelişip güçlenmesi için etrafındaki insanlar örnek oldu. O gençliğinde devrimci orta yaşlılığında sosyal-demokrat ve yaşlılığında mücadelede elini eteğini çekmiş devrimciliği eskiden ve ayağa düşürenlerde değildi.
Hastalığı ilerlediği halde almış olduğu emekli maaşının bir bölümünü-bu bazen 150 sterlin bazen 250 sterlin- ihtiyacı olan yada şehit yoldaşların ailelerine düzenli olarak mali destekte bulunmaktaydı. Her izine gidişte gitmeden öncesi yoldaşları arayarak Örgütün Türkiye de yoldaşların teknik olarak nelere gereksinimleri olduğunu sorup öğrenerek, bu ihtiyaçları mutlaka karşılardı.
Aynı zamanda Türkiye’ye izne gittiğin -ki bir çok keskin devrimci geçinene bol palavra atan kişilerin Türkiye’ye gittiklerinde açık alandaki kurumlara gitmekten korkup çekindiklerini yakınan biliyorken, Haci yoldaşta bu çekingenlik ve korkunun esamesi yoktu. Aksine Haci yoldaş, her izine gittiğinde hastalığı ilerlemiş olmasına karşın, hem açık hem de kapalı alandaki yoldaşlarla görüşmekten ve onlarla zaman geçirmekten, elindeki maddi olanakları son kuruşuna kadar kullanmaktan ve bölüşmekten geri kalmadı.
Aslında Haci yoldaş her diama fedakarlığın örnek timsali oldu. Hemen bir çok eskide devrimci saflarda olan ama sonrasında savrulup geriye düşen bencil ve bireyciliğe maddi olanaklarını örgüt ve devrim davasında gizleyen kişilerin sayısının oldukça fazla olduğu, hatta devrimciliğin küçümsendiği koşullarda, feda ruhu içinde öne atılarak, bu kolektivizmi bir yaşam biçimi hale ne getirerek bencil ve bireyci tutumlara karşı cepheden tutum almaktan geri kalmadı.
Biliyoruz ki, bizden önce giden ölümsüzlerin arkasından geride kalanların iyi şeyler söylemesi gelenektir.
Aslında bu olumlu bir gelenektir. Elbette, abartma ve gerçek dışına çıkmadan.
Ama Haci yoldaş , arkasından sadece iyi şeyler söylemeyi değil ama
“Ne söylense az söylendi” denmeyi hak eden mütevazi ve devrime sıkıca bağlanmış bir yoldaşımızdı.
Bu yüzden de biz burada öne çıkan, her İnşalının,her devrimci kişi için onun mirası olarak sarılmamız gereken birkaç özelliğini hatırlatmakta yarar vardır.
O her şeyden önce, içimizde alçak gönüllülüğün timsali diyebileceğimiz yoldaşlarımızdan birisiydi.
O, “Alçak gönüllü olayım bu siyaset için, benim çıkarlarım için iyi olur” diyenler iki yüzlülerden değildi.
Dahası alçak gönüllü ve fedakarlık onun kişiliğinin bir parçasıydı.
Yani alçak gönüllülük ve mütevazilik Haci yoldaşı yakışıyordu.
İnsanlarla konuşurken onlarla arasına yaş, görüş, milliyet, hemşehrilik, inanç… ayırımları koyan değil, birleştirici yönlerini öne çıkaran, söylemesi gerekenleri eksiksiz söylerken bunu karşısındakini rencide etmeden yapabilen, ilişkilerini “şaka” ile süslemeyi beceren bir kişiydi.
Onunla görüş ayrılıklarını tartışan bir kişi bile, ayrılırken geldiğinden daha rahatlamış, muhasebesini daha akılcı yapan bir kişi olma duygusuyla ayrılırdı demek, her halde bir abartı olmaz.
Onun bu özelliği siyasi gelenek bakımından Haci yoldaşa yakın olmayan diğer devrimci çevrelerde bile saygınlığını artırmış; söylediklerine değer verilmesini sağlamıştır.
Bu onu, gerek Türkiye çalışma yaptığı alanda gerekse de 1985 yılından sonrası yurtdışına gelmesi ilerici demokrat güçler ve emek mücadelesi alanındaki çok değişik çevrelerin “Haci Abi”si yapmıştır.
Onu son yolcuğunda uğurlamaya gelen ve konuşan, onunla farklı siyasi görüşteki kişilerin de onu bu özelliğine dikkat çekmeleri gösteriyor ki onun bu alçak gönüllülüğü, ilişkiye girdiği her çevrede iz bırakmıştır.
Haci yoldaşın alçak gönüllülüğünün, her çevreyle ve kişiyle böyle rahat ilişki kurmasının arkasında elbette ki, “öz güvenli” bir kişi olması vardı.
Bu “öz güven” bireyci, kendisini herkesin üstünde gördüğü için sağa sola emirler yağdıran bir bencil-bireyci dışa vurumun öz güveni değildi.
Tersine onun samimi, kişiliğinin parçası olmuş öz güveni, sosyalizm, dahası sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya mücadelesi davasının yenilmezliğine olan sağlam güveninden beslenen bir özgüvendir.
Bu onda, her şart altında mücadele etmenin mümkün olduğu bilinciyle birleşmiş, yarım yüzyıllık mücadelesi içinde hiçbir dönemde karamsarlığa düşmeden, mücadelenin her biçimi içinde yer alarak yürümesinin başlıca dayanağı olmuştur.
Haci yoldaşın “alçak gönüllülüğü” ve “öz güvenli” kişiliğinin tamamlayıcısı ise onu “Yorulmaz bir devrimci” olmasıyla anlamlanmıştır.
Çünkü Haci yoldaş Yoldaş; ne pek çok devrimcinin “ Yarın devrim olacak ”mış gibi ayaklarının yerden kesildiği gençlik günlerinde ne de faşizmin, cuntaların ülkeyi ve toplumu karanlığa sürüklediği, işkencehanelerin, cezaevlerinin devrimcilerin evi yapılmak istendiği… uzun karanlık yıllarda yılgınlık göstermemiş, her koşulda mücadele ederken enerjisi de hiç tükenmeyen, yorulmayan bir devrimci kişi olarak yolunda yürümüştür.
Burada elbette ki ona yol gösteren işçi sınıfının kurtuluşu davasına bağlılığı, bu davanın öyle bir heyecanla ayağa kalkmakla zafere ulaşamayacağı gibi, bir yenilgiyle de yok edilemeyeceğine olan sonsuz güvendir.
Tersine Haci yoldaş yoldaş; seçtiği devrim yolunun, “engelli bir maraton” olduğunu, bu maratonun, insanlığın sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir dünya amacına varana kadar süreceğini, bunu da her kuşağın bir önceki kuşaktan aldığı devrim bayrağını, sonraki kuşaklara devrederek sürdürdüğünün bilinciyle, yarım yüzyıllık mücadele içinde yorulmadan kendi koşusunu tamamlamayı başarmıştır.
Devrimin Sıra Neferi Seni Unutmayacağız
Uzun yıllardır yoldaş olduğumuz mücadele yoldaşımız Haci Köz yoldaş için, “Alçak gönüllü, özgüvenli, fedakar ve istikrarlı bir devrimciydi” demeyi hak edecek bir yaşam yaşadığını güvenle söyleyebiliriz.
Artık Haci Köz yoldaş fiziken aramızda değil. Onu kaybedeli 2. yıl oldu.
Elbette Onu her geçen gün-yıl daha fazla özlüyoruz. Özellikle onu yakından tanıma fırsatı bulmuş olan bizler, her zor durumda, devrime bağlanmadan tereddüt etmeyen, işçi sınıfının bilimsel öğretisini bilimsel sosyalizmin her sorunu çözmek için bize yol gösterdiğinin bilincinden kaynaklanan devrimci iyimserliğini unutmayacağız.
Ama eğer Hacı yoldaşa yürüdüğümüz devrim ve sosyalizm yolunda ısrar edersek, her zaman en zor dönemde bencilliğe ve bireyciliğe kılıç çalmış, feda yüklü Haci yoldaşı yanı başımızda devrimci yürüyüşümüzde hissetmeye devam edeceğiz.
Sevgili Haci yoldaş, her diama seni anacak ve devrimci fedakarlığını kendimize örnek alacağız
Biliyoruz ki, ne kadar kararlı ve ısrarcı mücadele yürütürken Haci Köz yoldaşı yaşatacağımızı ve bize devrettiğini ideallerini bayraklaştıracağımıza söz veriyoruz