Devrimci Eğitim Devrimci Ahlak Ve Ön Yargıcılığa Karşı Mücadele..!

Bugün her açıdan çok ama çok zor bir dönemden geçtiğimiz tüm devrimci, demokrat ve yurtseverlerce bilince çıkarılmalıdır. Hele dünyayı değiştirme görevini önüne koymuş, bunun kavgasını yürüten komünistler ve komünizme sempati duyan, özlemi sınıfsız toplum olanlar için elbette bu ortam iki misli daha da zordur. Neden her açıdan zor bir dönem? Amacımız kötümserlik havası yaratmak değildir. Ama materyalistler gerçekçidirler. Olayları abartmaksızın gerçeği yargılar ve alternatiflerini de ona göre ileri sürerler. Hemen konunun başında bu durumun geçici olduğunu vurgulayarak konuya girmek istiyoruz.

Dünyayı değiştirme görevini öne koymuş komünistler için emperyalist-kapitalist sistem var olduğu müddetçe ortam zaten zor olacaktır. Bu zorlu dönemler sınıflar savaşı ile birlikte ortaya çıkmış ve devam etmektedir. Çünkü eşit dengelerin, eşit imkanların olmadığı koşullarda savaş devam etmekte, dolayısıyla iktidar olan yıkılıncaya kadar her zaman güçlüdür ve güçlü olacaktır. Hele bu güç bu güçlü iktidar mevzii çıkarları devrimde olan emekçiler sırtına yüklenmiş ve asırlardır bunun maddi zenginliği yaratılmışsa elbette işimiz daha zor olacaktır. Ortam zor olmasına zor.

Çünkü her olayda özellikle ideolojik alanda burjuvazinin egemenliği ve durmaksızın her an her saniye beyinlere bomba yağdıran güçlü bir savaş, bunun karşısında imkansızlıklarla ve sınırlı ölçüde bunu teşhir etmeye çalışan devrimci sosyalist mücadele. Ortam zor, çünkü ciddi bir ideolojik kargaşa ortamı, devrim adına, sosyalizm adına, burjuva düzenini, burjuva egemenliğini savunan renk renk ideolojiler. Yani savaşım sadece düzenle yapılmamaktadır. Zordur çünkü emekçi halkın kültürel geriliği. Zordur çünkü, dün dünya emekçilerine ilham veren sosyalist devletler varken, bugün tamamen dağılmış ve dolayısıyla güçsüz görünen ama daha güçlü ve sağlam temellere oturmuş devrimci mevziler yok. İrademizin dışında var olan bu maddi gerçekliği ortaya koyduktan sonra, bunun karşısında her konuda muhalif durumda olan alternatif sunan devrimci cephe, devrimci eğitim ve devrimci ahlak konusu , burjuvazinin ideolojisinin ön yargıcılık vb. gibi etkilerine karşı mücadelede bilimsel alternatifini sunmak zorundadır.

Bu konularla ile ilgili defalarca yazıların kaleme alındığını, konunun işlendiğini ancak bunun devrimci hareket içinde yeterince özümlenemediğini söylemeliyiz. Bu alanda var olan hastalıkların sınıflar savaşı sürdüğü müddetçe de devam edeceğini ayrıca vurgulamak gerekir. Modern bilimi Marksizm’i savunan materyalistler soruna ilkesel yaklaşırlar. Sorunlar irademizin dışında varsa bunların çözümünde de gerçekçi olmak zorundadırlar. Gerek eğitim, gerekse ahlak gerekse ruh burjuvazinin değişik etkileri konusunda, özellikle ülkemizde, zaman zaman sol ve sağ anlayışlar soruna egemen olmuş ve dolayısıyla her iki eğilimin de acısını yine emekçi halk çekmiştir.

Halkımızın kültürel geriliği ve eğitim düzeyinin düşüklüğüne kavrayışının darlığı da eklenince var olan bu sağlıksız ve de zararlı hastalıklar devam etmektedir.

Evet ülkemizin ekonomik ve toplumsal yapısından bahsettik, çok önemlidir, çünkü sonuca gitme, sorunları temelleriyle çözümleme açısından burası çok önemlidir. Çünkü hastalığın kaynağı iyi bilinmek zorundadır. Ülkemiz faşizmin ve kapitalizm gibi iki temel ve birbirine zıt ekonomik üretimin iç içe yaşadığı bir ülkedir. Kapitalizm genel olarak ekonomiye damgasını vurmasına rağmen, kapitalizmin en etkili olduğu alanlarda bile feodal kalıntıların hala bir biçimde devam ettiğini vurgulamak gerekir. İnsan bilinci ve üst yapısal oluşumlar ekonomik gelişmelere paralel olarak değişime uğramadığından, bu dönemin iç içeliği ve bir önceki toplumun varlığını uzun süre hissettirmesi irade dışı bir olaydır.

Kişilikle oluşturulmuş olan düşünce, alışkanlıklar, kafada oluşturulan putlar bireyin devrimci ortamda özgürleşmesini engelleyen en büyük bağlar olarak ortaya çıkmaktadır. Sonuna kadar bireyselleşmiş, çıkar düşkünü kişilik, örgüt ortamında tam bir bozgunculuk sergilemekte, çözümlemeye gelemeyen ucuz yaşamın peşinde sonuna kadar bitirilmiş bir kişiliği sergilemektedir. Örgütün yoldaşlık ilişkilerini, emek gerçekliğini dağıtan, örgütün sosyal, siyasal ortamını da bozan bir pratiğin sahibidir. Yoldaşlık ilişkilerinde örgütsüzlüğü, laçkalığı, ahbap çavuş ilişkilerini dayatan, ancak bunu bulamadığından kin duyan, sekter, bastırmacı pratik sergileyerek örgüt ortamını bozucu, dağıtıcı bir pratik sergiler Niyeti ne olursa olsun, bu kişilikler sergiledikleri pratiklerle örgütün özgürlükçü ortamına düzenin bireyci, a-sosyal, kölece ilişki tarzını dayatmaktadırlar. Ayrıca halkların emek temelinde oluşan birlikteliğini bozucu, halk iradelerini bastırıcı bir pratiğin ortaya çıkmasına kişilikler zemin sunmaktadır. Bütün bunlar bireye egemen kılınan düzen bakış ve yaşamının yansımalarıdır. Bireylerde bir devlet politikası olarak egemen kılınan eğitimi küçümseme, sosyalist ahlaki değerleri bir yana iterek ön yargıcı tutumu temel alan örgüt ortamında tasfiyeci-komplocu ve bozguncu ve yıkıcı pratikten başka birşey çıkması beklenemez.