Kürecik’in dağlarında bir kardelen tomurcuğuydu Yücel Hazar yoldaşımız. Malatya’nın kürecik Kahyalı köyünde yaşama merhaba demişti. Kürt ve alevi yoksul bir ailenin çocuğuydu. Bölgede TKP-ML hareketinin politik örgütsel alanda etkin olmasında etkilenerek küçük yaşlarda devrimci olmuştu. Münir yoldaşın öğrencisi olarak yetişmişti. Genç yaşta devrimci savaşımda profesyonelleşti. Örgütçülüğüyle, politik inisiyatifiyle dikkatleri üzerine çekti.Yaşı küçüktü, MK özel kararıyla TKP/ML Hareketi üyesi yapıldı.Geleceği fethetme ruhuyla dopdolu bir şekilde yeni bir çalışma alanına girdi. Böylece Antep’in “Muzo”su oldu. Halkıyla öylesine kaynaştı ki, O’nu tanımayan kalmadı. Hızlı gelişen bir örgütçü oldu. Kürdistan Bölge Komitesi’ne seçildi. Leninist kadronun prototipiydi.Antep bir yandan faşist saldırıların öte yandan PKK ve modern revizyonist TKP, Emeğin Birliği gibi akımların devrimci ve komünist harekete çok yönlü saldırdığı süreçti. Yücel yoldaşla 1980 Ocak ayında MK ve bölge üyelerinin katıldığı İleri militanlar toplantısında tanıştık. Bu önemli toplantısının 2..gündemi vardı. ilki Mao Zedung’un niteliği üzerine açılan kampanyasının sonuçlandırılması ve ikinci gündem ise PKK’nin Antep’de saldırılarına karşı alınacak tutumdu. Bu gündeme geçildiğinde öncelikle Kürdistan Bölge Komitesi sorumlusu Olan Apo-Zülfikar Karabulut- söz hakkı aldı bölgedeki gelişmelere dair geniş bir sunum yaptı, PKK’nin bölgedeki hedeflerini, devrimci ve komünist harekete yönelik planlı tasfiye ve susturma amaçlı saldırılarını somut verilerle oraya koydu. Hareket taraftarlarının gittiği kahveleri, işyerlerini tarama, öğrenci ve işçileri korkutup sindirmek amaçlı okullarda, işyerlerinde pusu kurma karşı devrimci saldırılar sonucu; Hayri Aslan, Mustafa Özcan, Mahmut Uçar ve Hüseyin Duman yoldaşlar PKK tarafından katledilmişti. PKK’nin hareketimize yönelik saldırıları yalnızca Antep ile sınırlı değildi. Pazarcık, Dersim, Diyarbakır vb. başka kentlerde bu karşı devrimci saldırılar sürüyordu. PKK, kendisi dışındaki devrimci güçleri devletin uzantısı olarak görüp, şiddet kullanılarak tasfiye edilmeleri gerektiği görüşünü savunuyor ve buna göre hareket ediyordu. Durum böyle olunca PKK’nin devrimci ve komünist hareketi Kürdistan da tasfiye etme ve politik faaliyet yürütmesini engelleme saldırısına karşı koymak ve faşizmin yasaklarına karşı olduğu gibi PKK’nin yasaklarına ve karşı-devrime hizmet eden saldırılarına karşı konması gerekiyordu. o dönemde Kürdistan Komitesi üyesi olan Garbis Altınoğlu, PKK’nin saldırıları karşısında geri çekilmeyi, PKK ile çatışmaya girmemeyi yani Antep çalışmalarını tasfiye ederek alanın PKK’ye terk etmeyi savunmuştu. Garbis Altınoğlu’nun bu sağ teslimiyetçi tasfiyeci öresine karşı Yücel yoldaş söz hakkı alarak heyecanlı bir konuşma yaptı ve PKK’nin saldırılarına karşı kendimizi, örgütümüz ve davamızı savunmamız gerektiğini, saldıran ve pusu kuran biz olmayacağız, ama Hareketimiz nasıl ki faşizmin saldırıları karşısında geri adım atmadıysa, aynı şekilde PKK’nin karşı-devrimci eylemleri karşısında geri adım atmayarak, varlığımıza yönelen saldırılara aynı kararlı tutum içinde olarak mücadele etmesi gerektiği dillendirerek, örgüte ve davamıza sahip çıkmada nasıl bir militan duruş içinde olduğunu ortaya koyuyordu.Yücel yoldaş 12 Eylül faşist darbesinin ardında yakalanmalardan dolayı çok sıkı aranmasına rağmen, O harıl harıl boşalan örgütsel boşlukları alanları ve ortaya çıkan örgütsel boşlukları doldurmak için sıkıca çalışıyordu. Görev gereği gizlice gitmekte olduğu Antep’in kenar mahallesinde askeri pusuya düştü ve tereddüt duymadan ikirciksizce polisle çatıştı. Yaralı olarak yakalandı ve kaldırıldığı hastahane de ” Yaşasın TKP/ML Hareketi, Kahrolsun faşist diktatörlük.” şiarını yükseltti. Konuşmadığı için 2 Kasım 1980 yılında işkencede katledildi. Kavgamızın ele avuca sığmaz devrimci militan savaşçısı Yücel Hazar yoldaşı kavgamızda yaşıyor.