“Tüm ciddi devrimci çalışmaların başarıya ulaşabilmesi için, devrimcilerin gerçekten yiğit olan sınıfa öncülük edebileceklerini kavrayıp eyleme döndürebilmeleri gerekir. Bir öncü öncülük görevini ancak önderlik ettiği halk kitlelerinden kopmadığı, tüm kitleyi gerçekten ileri götürebildiği sürece başarır.” LENİN
Halktan tecrit olma konusu nedir? Öncü-halk ilişkisi nasıl olmalıdır? Halkla nasıl ilişkiler kurulup sürdürülmelidir? Halka neyi, nasıl, ne zaman anlatmak gerekir? 12 eylül faşist darbesinin üzerinde 42 geçmiş olmasına karşın devrimci hareket kitlelerden kopukluğu aşama bilmiş ve 12 eylül öncesi devrimci kitle çalışmasını yakalabilmiş değildir. Kitlelere ulaşmada araçlar çeşitlenip kolaylaşmaısna karşı, yarın devrim olacak tutkusu içinde olmamanın getirdiği kendine yabancı hali derinleşerek devam ediyor. Bürokratik devrimciliğin egemen olduğu ve kitlelere güvenin haliyle devrime olan bağlılık ve inancın zayıfladığı koşullarda, devrimci hareketin daha fazla kitle çalışmasına asılması ve en iyi ve gelişkin kadrolarını işçi ve emekçileri örgütleme faaliyetine yönlendirmelidir. Kendisini tekrarlayan ve sıklıkla aynı sorunlara dair özeleştiri yapan ama hataları aşmada istenen adımları atmada başarı olamayan devrimci ve sosyalist hareket, kitleler nezdindeki güvensiz halini aşabilmiş değiller. Bu tecrit ve güvensizlik durumunu 12. mehdi gelip aşacak değil. Bu durumun yaratıcısı, devrimci ve sosyalist hareket olduğuna göre, keza bunu da aşacak olan yine devrimde iddialı olan devrimci ve sosyalist hareket olacaktır. Belirtildiği gibi sosyalizm bilimini öğrenip öğretmek – özellikle öğrenmek- burjuva aydınları için proletaryaya göre daha kolaydır.“ Bilimin taşıtı proletarya değil burjuva aydınlar zümresidir. Modern sosyalizmin ilk şekillenmesi bu zümre üyelerinin birey olarak kafalarında oluşmuştur ve onlar bunu entelektüel bakımdan daha gelişmiş olan proleterlere iletmişlerdir. Bu proleterler de modern sosyalizmi şartların mümkün kıldığı yerlerde sınıf mücadelesine sokmuşlardır.” (Lenin /Ne yapmalı/S:51)Öncü Devrimciler neyi Halka neyi Anlatmalıdırlar.! “ Aydınların, bizim pekiyi bildiğimiz şeyleri biraz daha az tekrarlamaları ve henüz bilmediğimiz şeyleri, fabrikadaki iktisadın bize hiçbir zaman öğretemeyeceği şeyleri, yani siyasi bilgileri biraz daha fazla vermeleri gerekir. Bu bilgileri siz aydınların edinmesi kolaydır ve bunları şimdiye kadar sunduğunuz miktarlardan yüz defa ve bin defa daha büyük miktarlar halinde sunmanız görevinizdir. Bu bildirileri bize sadece tartışmalar, broşürler ve makaleler biçiminde değil…Hükümetimizin ve yönetici sınıflarımızın, hayatın bütün alanlarında şu anda ne yaptıklarını canlı biçimde gözler önüne seren yazılarla da iletiniz. Bu görevinizi yerine getirmek için daha çok çabagösteriniz ve çalışan yığınların eylemini yükseltmek hususunda daha az konuşunuz.” (Lenin /Ne yapmalı/S:94-95) Proletaryanın aydınlardan istedikleri Lenin tarafından böyle anlatılıyor. Halkla iç içe, halkla birlikte ve hangi şartlarda olursa olsun halkla olmak zorunluluğu vardır.“ Sosyalistin ülküsü sendika sekreterliği olamaz – diyor yine Lenin- onun ülküsü nerede belirirse belirsin, halkın hangi tabaka ya da sınıfını etkilerse etkilesin zulüm ve baskı düzeninin bütün belirtilerine karşı tepki gösterebilen, bütün tepkileri genelleştirerek, polis zorbalığının ve kapitalist sömürünün tümünü kucaklayan tek bir tabloyu çizebilen, sosyalist inançlarını ve demokratik isteklerini herkes önünde ileri sürebilmek için, proletaryanın kurtuluşu uğruna, mücadelenin dünya tarihi ölçüsündeki anlamını herkese açıklayabilmek için, ne kadar önemsiz görünürse görünsün her olaydan yararlanmayı bilen halk lideridir.” (Lenin /Ne yapmalı/S:102)Bu yalın gerçeği kabul etmek istemeyen – çoğunlukla sol maceracılığın anarşizmin kurbanları öncü- halk ilişkisine pek anlam veremez. Ya da doğrusunu söylemesine karşın yanlışını yapar. O doğru ise şudur: “ İşçilerin kurtuluşunu ancak işçilerin kendileri gerçekleştireceklerdir. Kitleler bilinçlenmeden, kitleler tüm burjuvaziye karşı (amansız) bir sınıf mücadelesiyle yetiştirilmeden ve eğitilmeden sosyalist ihtilal söz konusu olamaz.” (Lenin /İki Taktik/S:29)Kitlelerin uyanışı ve onun desteği olmadan ve bunun üzerinde yeterince çalışılmadan kitlelere bir adım attırmak veya birlikte atabilmek imkânsızdır. “ bir sosyal demokrat parti olabilmek için mutlaka sınıfın desteğini kazanmalıyız “(Lenin / Bir Adım İleri İki Adım Geri/S:75) diyor Lenin ve gizli olan ve olmayan örgütlerin biricik örtüsünün, devrimci sınıfın, yani proletaryanın olduğunu belirtiyor.“ Gerçek bir sosyalist olmak sadece işçi ve köylülerle omuz omuza çalışmakla mümkündür.” (Lenin /Kültür Ve kültür İhtilali Üzerine/S:110) diyerek sosyalizmi kurmak için seçilmiş “ tam komünist “ kadrolara gerek olmadığını ve zaten bunun ‘genç hanımefendiler için’ eğlencelik niteliğinde bir sosyalizm olduğunu belirterek; “ Sosyalizmi, kapitalizmin yetiştirdiği erkek ve kadınların yardımıyla kurmak istiyoruz. Bu insanları kapitalizm ahlâksız yapmıştı, yozlaştırmıştı, ama kendisi ile savaşmak için çelikleştirmişti de. Bugün bazı proleterler vardır, öyle güçlenmişlerdir ki bin kat daha güç koşullarda herhangi bir ordudan daha kolay dayanabilirler. Milyonlarca cahil, dağınık, ezilmiş köylü bulunmaktadır. Eğer proletarya akıllıca taktikler uygulayabilirse bu milyonlarca köylü, kavgada proletaryanın yanında yer alacak yetenektedir.” (17)“Halk kitleleri içinde bizler (komünistler) okyanusta bir damla su gibiyiz – diyor Stalin – ve ancak halkın bilincinde olanı tam ve doğru olarak ifade etmek şartıyla iktidara yürüyebiliriz. Yoksa komünist partisi proletaryaya kılavuzluk edemez, proleter kitleleri ardından sürükleyemez ve bütün makine parçalanır” (Lenin /Kültür Ve kültür İhtilali Üzerine/S:45)Eylemlerimiz halkımız içindir. Sloganlarımız halkın genel istek ve taleplerinden şekillenir, halkımız adına konuşur, bildiriler yayınlarız. O halde, halkla, yığınlarla, kitlelerle en sıkı bağlarımızı bir an bile gevşetmemek gerekiyor.“ Kitleleri, onların çıkarlarını temsil ettiğimize ve yaşamımızın onların yaşamına sıkı sıkıya bağlı olduğuna inandırmalıyız. Daha yüce görev anlayışını yani devrimci savaşın görevlerini kavramalıyız ve böylece devrimi desteklemelerini ve ülke çapında yaymalarını, siyasal çağrılarımıza karşılık vermelerini ve devrimin zaferi için dövüşmelerini sağlamalıyız. (J.Stalin /Leninizm’in İlkeleri)“Kitle içindeki insanların sağlam sesine kulak vermeyen onların ruh durumlarını ve fikirlerini hesaba katmayan, eleştirildikleri zaman gücenen eylem adamları, ister büyük, ister küçük olan başarı sağlayamazlar.” (Mao Zedung /Seçme Eserler/I.Cilt-II Kitap/S:183)1963-73 yılları arası; her gün abartısız yüzlerce şehit veren Vietnam halkı, ABD’ni nasıl yenilgiye uğrattı? Bu halk milyonlarca ton bombaya, zehirli gazlara, onca işkenceye rağmen bu başarıyı nasıl sağladı?Bakınız Le Duan ne diyor;“ İşçi ve köylülerin çoğunluğu sosyalist devrimi ilgilendiren teorik bilgilerden yoksundur. Ancak, onların sömürüye ve baskıya karşı gelişmiş olan nefretleri, henüz filizlenmekte olan sosyalizmin iyiliksever ve adil hedeflerine dikkati çeker. Bu durum, duygularda teori ve pratiğin nasıl ayrılmaz bir bütün olduğunu gösteren iyi bir kanıttır. İşçilerin duygularını canlandırmadan sadece teorik söylevler vermek iyi bir çalışma biçimi değildir.” (Le Duan /Vietnam Sosyalist Devrimi/S:34)En önde yürümek lazımdır; ama halk kitlelerinin içinde ve en önde. Kitlelerden koparak –serüvencilikte – en önde değil. “ Propagandacı ve eğitici yoldaşlar, devrimci hareketin belkemiği ve beyni olmalıdırlar. İdeolojinin en önde gelmesi demek propagandacı ve eğiticilerin diğerlerinin önünde yürümesi demektir.” (Le Duan /Viet Nam Sosyalist Devrimi/S:40)Dünyadaki devrimci hareketlerin hangisine bakarsak bakalım; ülkelerinin somut durumunun tahlilinden yola çıkan ve kendilerine strateji çizen partiler, örgütler ve hatta gerilla gruplarının bu ilkeye sıkıca sarıldıklarını ve bunu ihmal edeni sosyal sınıflar mücadelesi yasalarının affetmediğini görüyoruz.
Örneğin Portekiz Komünist Partisi Başkanı Cunhal; “ Tüm ciddi devrimci çalışmaların başarıya ulaşabilmesi için devrimcilerin gerçekten yiğit olan, bilinçlenmiş olan sınıfa öncülük edebileceklerini kavrayıp bunu eyleme dönüştürebilmeleri gerekir. Bir öncü öncülük görevini ancak önderlik ettiği halk kitlelerinden kopmadığı sürece başarabilir.” ( Cunhal /Portekiz’de Özgürlüğün Şafağı/S:) derken, diğer yandan Latin Amerika’nın efsanevî gerillası Guevera, kendi devrim anlayışı içinde, “ Kadro kavramı – diyor – fedakârlık duygusu, devrimin gerçeklerini ve ödevlerini anlamak konusunda örnek olmak gibi kavramlarla yakından ilintilidir. Kadrolar politik yöneticiler olarak eylemleriyle işçilerin saygısını kazanmalıdırlar. Kendilerini rehber olmak durumunda bulundukları yoldaşlarının güvenini ve bağlılığını kazanmasını mutlaka bilmelidirler. ( Che Guevera /Siyasal Yazılar/S:40) Ve Guevera’nın gerilla hocası Alberto Bayo; “ Bir gerilla savaşının başarıya ulaşabilmesi için ilk ve ön önemli şart nedir? “ sorusunu şöyle cevaplıyor:“ Gerilla kuvvetleri, dış kuvvetlerin saldırısı ve istilasına karşı ya da iğrenç ve aşağılık bir diktatörlük yönetimini yıkmak üzere giriştikleri savaşta ezilen halk yığınlarının safında bulunmaları gerekir. Eğer ortada bu şart yoksa gerilla kuvvetleri daima yenilgiye uğrayacaktır. Geniş halk yığınlarının desteğinden yoksun bir başkaldırış, ya da halkın benimsediği bir rejime karşı girişilen hareket daima başarısızlığa uğrar.” (Alberto Bayo /Gerilla Nedir/S:19)“…- Bu profesyonel devrimci, kitlelerle teması bir an olsun hiçbir zaman kaybetmemiştir. Her ne kadar Çarlığın koşulları o zamanın devrimcilerinin pek çoğunun yaptığı gibi O’nun daha çok yer altında, yasadışı çalışmasını zorunlu kılmışsa da, Yoldaş Sverdlov, o zaman bile, yer altındaki yasa dışı faaliyetlerinde, yirminci yüzyılın ilk yıllarından başlayarak aydınlar arasından çıkan eski devrimciler kuşağının yerini almaya başlayan öncü işçilerle el ele ve omuz omuza yürümeyi başarmıştır. İşte o zamandır ki düzineler ve yüzlerce işçi bu işe atılmış ve onsuz Rusya’daki proletarya devriminin başarıya ulaşamayacağı kitlelerle sıkı ilişkiler kurma görevini, kendi içlerinde gerçekleştirdikleri devrimci mücadelenin o sert mizacıyla birleştirmişlerdir… Ben O’nun yerini yüzde bir oranında bile tutamam!” (N.K. Krupskaya /Lenin’den Anılar III/S:145-146) Bu sözler, dünya devrimci hareketlerinin büyük ustası Lenin’e ait. Lenin, kitlelerle bağ kurmadaki yetenek ve çalışkanlığından dolayı Yakov Sverdlov’dan söz etmektedir. Bir başka çarpıcı örnek şöyle; “ 1924 yılının sonlarına doğru, Varna’daki Yüksek Ticaret Okulu’nun öğrencileri profesör olarak atanan beyaz orducuların derslerini kitlevî şekilde terk ettiler. 2Haziran 1924 tarihinde, komsomolcu işçi ve üniversiteliler Hristo Batev’in Vratsa’daki anıtı önünde büyük bir miting yaptılar. Polis onları törene gelen resmî misafirler sandı. Fakat çok geçmeden neolduklarını anladı. (Bulgaristan Devrimci Gençlik Hareketleri Tarihi /S:98)Devrimci, sosyalist bir önderlik alt edilemezdir. Neden alt edilemezdir? Çünkü halka alt edilemezdir. “ … Eski yunan Mitolojisi’nde Anteüs adlı ünlü bir kahraman vardır. Efsaneye göre Anteüs, denizler tanrısı, Poseidon ve Teryüzü Tanrıçası Geda’nın oğluydu. Kendisini doğuran, emziren ve yetiştiren anasına çok bağlıydı. Anteüs’ün alt edemediği tek kahraman yoktu. Herkes onu yenilmez olarak kabul ediyordu. Anteüs’ün gücünün kaynağı nerede yatıyordu? Gücünün kaynağı; bir dövüşte, ne zaman hasmı tarafından sıkıştırılsa, yere, O’nu doğuran ve besleyen anaya dokunmasında ve bunun O’na yeni güc katmasında yatıyordu. Ama Anteüs’ün bir zayıf yanı vardı. Şu veya bu şekilde yerle bağının koparılması tehlikesi. Düşmanları bu zaafını biliyor ve fırsat kolluyorlardı. Bir gün bir düşman çıktı ve bu zaafından yararlanarak Anteüs’ü atletti. Bu Herkül’dü. Herkül, Anteüs’ü nasıl atletti? O’nu kaldırdı, havada tuttu, yere dokunmasını önledi ve sonunda O’nu boğdu.
Kanımızca, Bolşevikler bize, Yunan mitolojisinin kahramanı, Anteüs’ü hatırlatıyorlar Onlar da Anteüs gibi kendilerini doğuran, emziren ve yetiştiren analarıyla, yani yığınlarla bağlarını sürdürdükleri için güçlüdürler. Ve o analarıyla, halkla bağlarını sürdürdükleri sürece, alt edilemez olarak kalmak için her imkâna sahiptirler Bolşevik önderliğinin alt edilemezliğinin anahtarı budur.” (Sovyetler Birliği Komünist Partisi Tarihi /S:437)Burjuvazi ve onun devrimcilere karşı savaşan profesyonel kadroları bunu bilmektedir. Var güçleriyle devrimcilerin kitlelerle bağlarını kesmek istemektedirler. Ajanlar, provokatörler, kullanarak, medya ve yayın gücünü kullanarak bunu yapmaya sürekli özen göstermektedir.Örneğin; 1968-70’li yıllarda Türkiye’de çok özel bir durum vardır. Bir devrimciyi dış görünüşüne bakarak tanımak mümkündü. Bu, özellikle büyük kentlerdeki üniversite öğrencisi devrimciler için daha da mümkündü. Devrimciler, askeri parka giyer, ayaklarında postal vardır, bıyıkları Che veya Stalin’inki gibidir, birinci sigarası içer ve genellikle üniversite kantinini cezaevi avlusu sanıp, “idamlıklar” gibi volta atıp, tespih çevirir…O günlerde siyasi polis, neredeyse bedava, parka, postal ve birinci sigarası dağıtacaktı. Kitlelerin arasında varsa devrimciler belli olsun, hedefleri, nişangâhları daha belirgin olsun diye. Bu, küçük ve biçimsel bir örnektir. Zira halktan tecrit olmanın biçimsel bir örneğini gösterir. Özünde ise, “öncü savaşçı” kavramını alıp, sadece “öncü savaşçılarla” devrim yapılabileceği düşüncesine kadar dönüşen yapılar, anlayışlar olabilir. Bu muhasebe nasıl yapılmalıdır? “Geçmiş yılların sınıf mücadelesi deneyleri gösteriyor ki gerici güçler umutlarını çeşitli siyasal eğilimler arasındaki parçalanmaya ve Marksçı-Leninci’lerin işçi hareketinin diğer kesimlerinden soyutlanmasına bağlamışlardır.” (Lenin /Gençlik Ve Günümüz Dünyası/S:142)Burjuvazi, devrimci güçleri parçalamak ve bölmek için elinden geleni yapacaktır. En başta onları kendi istediği alana çekmek isteyecektir. Çünkü orada oluşan ve oluşabilecek koşulları çok iyi biliyor. Özünde istediği şey, devrimci hareketlere kendi hastalıklarını bulaştırmak isteğidir. Zira bu hastalıklar ve onların getirdiği zaaflar onların yaşam alanıdır. Devrimci hareketlere yansıyan burjuva ve küçük burjuva hastalıklarının yararı-zararı kimedir?Burjuvazi kendi iktidarını tehdit eden güçlerin hastalıklı yapısını gördükçe, koltuğuna daha bir güvenle oturacak, ellerini yağlı göbeğinin üzerinde kavuşturarak “Eh!”– diyecek- Bu üç buçuk hasta çapulcu mu beni tehdit eden? ”Oysa karşısında; mücadelesiyle, tavır ve davranışlarıyla, halkın bütün sorunlarına sahip çıkışıyla ve halkın desteğiyle çelik gibi devrimci kadrolar görürse pek o kadar kolay “ Eh!” diyemeyecektir.
Tüm ifadeler:3Piro Kizilay, Mahmut Turhal ve 1 diğer kişi