Şimdi işçiler 8 saat çalışıyor. Hafta tatilleri ve yıllık izinleri var. Günümüzde belli başlı bütün ülkelerde 8 saatlik işgünü uygulanıyor… Buraya nasıl gelindi? Yarına, insanlığın geleceğine neler bırakılmalı ? Emperyalist sistemin derinleşen krizi yeniden iş gününün kısaltılması için mücadeleyi ön plana çıkarıyor. Uluslararası sermaye teknik gelişmenin ulaştığı boyut ve yaşanmakta olan krizi işçi sınıfına fatura etmek için, bütün sosyal hakları ve ücretleri budayarak, iş haftasını 4 güne indirmeyi dayatmaya çalışıyor. İşçi sınıfı ise tam ücret karşılığı iş haftasının 35 saate indirilmesini ve daha da aşağı çekilmesini talep ediyor. İşsizliğin çözümünü burada arıyor.Yüz yıl önce, 1880 lerde, Avrupa’da günlük çalışma süresi 12 saat civarındaydı. ABD ve İngiltere’de 10 saat, Almanya, Fransa, İtalya ve Hollanda da 12 saat, ispanya ve Belçika’da örneğin dokuma dalında 13-14 saat idi. Rusya da 15 saate yükseliyordu. Bu ortalama süreler ülkeler içinde işkollarına göre de değişiyordu. Çalışma saatlerinin uzunluğu işçilerin uğradığı yoğun sömürüyü, berbat çalışma ve yasam koşullarını gösterir. 1875-1908’ler arasında iş gününün kısaltılması için işçi sınıfı sert mücadelelere girişti. Kapitalistler zorbalıkla ve kan dökerek mücadeleyi bastırmak istediler; ama mücadelenin başarıya Uzamasını önleyemediler. 1880’ler, ABD’de bir uçta zenginliğin, diğer uçta sefaletin birikiminin hızlandığı yıllardı. İşçi sınıfı bu vahşi sömürüye karşı büyük kitleler halinde grev silahına sarıldı.1875’de 8 hafta boyunca 15 bin tekstil işçisinin tüm Amerika’ya yayıldı. Aynı yıl Pensilvanya maden işçilerinin 7 ay süren grevi gerçekleşti.Git gide 8 saatlik işgünü talebi için mücadele öne çıkıyordu. 1886 da 350 bin işçinin katıldığı. Mayıs grevleri gerçekleşti. On binlerce grevci işçinin Şikago sokaklarını dolduran barışçı 1 Mayıs gösterileri kanla bastırıldı. Sermaye ve onun koruyucu bekçisi kapitalist devlet yine silaha ilk başvurandı.1 Mayıs şehitlerinin anısına ve Amerikan işçileriyle dayanışmak için 1886’da tüm Avrupa’ya yayılan grev ve gösteriler düzenlendi .Grev dalgası kapitalist gelişmenin ilerlemekte olduğu bütün belli başlı ülkelerde daha sonraki yıllarda da devamı etti. İşçi sınıfı parlak bir uluslararası dayanışma örneği yaratti.1889 yılında II. Enternasyonal’in kararıyla 1 Mayıs işçi sınıfının Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü, emek bayramı olarak tarihe geçti.Bu yıldan itibaren her ülkede 1 Mayıs geleneği işçi sınıfının mücadelesinin gelişimine paralel olarak yaşatıla geldi.Osmanlı döneminde 1 Mayıs ilk kez 1909 da Selanikte kutlandı. 1910’dan sonra İstanbul’da ve diğer bazı yerleşim merkezlerinde gösteriler düzenlendi. 1911 yılında Selanik’te yapılan 1 Mayıs gösterilerine Rum, Bulgar, Yahudi ve Türk İşçiler katıldı işçiler 1 Mayıs’ı enternasyonal marşını söyleyerek sokaklarda dolaşıp, gösteri yaparak kutladılar. 1920’de padişah hükümetinin koyduğu tüm yasaklara karşın, İstanbul’da büyük çaplı I Mayıs gösterileri düzenlendi.Ellerinde ” Bağımsız Türkiye ” pankartının yansıra işçiler, ki-zil ve ay yıldızlı bayraklar taşıdılar. 1923 yılında temmuz-kasım aylarında önemli grevler patlak verir.Diğer yandan Kemalistler Kürt ulusal ayaklanmalarının baskısı altındadır. Ve Takrir-i Sükûn Kanunu’yla Kemalist diktatörlük her çeşit muhalefeti bastırmaya yönelir. 1928’de son işçi sendikaları da kapatılır. Kemalistler, 1 Mayıs’ı kutlama geleneğini daha kökleşmeden bastırmak için harekete geçer. Keskin bir sınıf sezgisiyle Cumhuriyetin temeli işçi sınıfına düşmanlık harcıyla atılmıştır. Kemalist burjuvazi toplumsal bilinci felç etmeye yönelir. Kürtlerin ulusal varlığının inkar edilmesinde görülen yok etme ve asimilasyon politikası, işçi sınıfını da hedefler.1 Mayıs bahar bayramı olarak toplumsal hafızaya kaydedilmeye çalışılır. Uzun yıllar girer araya ve ancak 1976’da 1 Mayıs alanlarda kitleler tarafından kutlanır. Yüz binler İstanbul Taksim Meydanını doldurur. Ve Taksim artık 1 Mayıs alanıdır. 19’77 1 Mayıs’ında yine yüz binler alanlardadır. Ama dizginleri, NATO ve Pentagon’un elindeki kontrgerilla da boş durmaz. Önceden çevreye yerleştirilmiş katiller Taksim’de yüz binlerin üzerine kurşun yağdırır. Yine şiddete başvuran ve kan döken burjuvazidir. 34 emekçi katledilir. ’80 12 Eylül darbesine değin sıkıyönetimlere ve yasaklara rağmen 1 Mayıslar yaygın ve kitlesel şekilde kutlanır. Sermaye ve egemen sınıfların yüreğindeki dinmeyen korku olarak geçer tarihe. 12 Eylül darbesiyle askeri faşist diktatörlük işçi sınıfı ve emekçi halktan devrimci yükseliş döneminin intikamını almaya yönelir. 1 Mayıs yasaklanır, tatil günü olmaktan çıkararak bir sömürü günü haline getirilir.Ama faşist diktatörlüğün ve egemen sınıfların çabaları 1 Mayıs’ı, yığınların bilincinden silemedi. Faşizmin karanlık yıllarını takip eden kıpırdanış ve yükselişle birlikte 1 Mayıs geleneği yeniden canlandı. “89′ da yığınlar Taksim’e, 1 Mayıs alanına yöneldi. Sendika ağalarının ihanetini yaşadı. Polisin vahşi saldırısına karşı göstericiler direndi. Genç işçi Mehmet Akif Dalı bu kavgada şahit oldu. ’90 kutlamalarında ise genç kadın savaşçı Gülay Beceren polis kurşunuyla yaralandı ve felç oldu.90’lardan sonrası 1 Mayıs geleneği ülkenin dört bir yanında kitlesel miting ve gösterilerle kutlandı. İşçi ve emekçilerin 1 Mayıs geleneğini geliştirip yaygınlaştırmadaki kararlılığı AKP iktidarını köşeye sıkıştırdı ve 1 Mayıs yüz yılların ardında resmi tatil günü olarak kabul edildi.Neki 1 Mayıs’ın 1 Mayıs alanı taksimde kutlanmasına yasak devam etti. 1 Mayıs Taksim 1 Mayıs alanın konulan yasak.Dahası, Taksim 1 Mayıs alanı yine emekçilere yasak. Saray faşizmi işçi sınıfı ve emekçi yığınlara karşı 12 Eylül faşist darbesinden bu yana işgal altında tutuyor. 1 Mayıs’ın birlik, dayanışma ve mücadele buyruğu 1 Mayıs şehitlerinin anısı, işçileri, emekçileri, gençleri ve kadınları faşist dinci Saray iktidarının saldırılarına, yoksulluk ve sefalet dayatmasına karşı, alanlara çağırıyor.Bitmek bilmeyen zamlara düşük ücrete, sendikasızlaştırmaya, polis terörüne, kadın kırımına, Kürt halkına karşı yürütülen katliamcı kirli savaşın ve gözaltı terörünün son bulması için 2025 1 Mayısının acil talepleri için sokağa çıkalım, birleşik gücümüzü gösterelim.Elbette boşuna değildi, bunca verilen şehitler, çekilen acılar ve dökülen kanlar. 1 Mayıslar burjuvazinin işçi ve emekçilerin kanını iliğini emip, sömürerek kuruttukları bu yeryüzü cennetinin yıkılmaya mahkum olduğunun habercisidir.İşçi sınıfının birlik, dayanışma ve mücadelesi kurtaracaktır insanlığı, kapitalizmin zulmünden ve sömürüsünde. O halde 1 Mayısı daha güçlü yaşatmak, 19 Mart direnişini sürekli hale getirerek, yoksulluk, sefalet ve faşist baskı ve zulme dur demek ve hesap sormak için her alanda 1 Mayısı yaşatmak için sokağa çıkalım.Yaşasın Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü 1 Mayıs.!Biji Yek Gulan..!Halkın Birliğiİstatistikleri Gör63 Gönderi Erişimi
Tüm ifadeler:7Mahmut Turhal ve 6 diğer kişi